Resmen Yekta'nın çocuklarının dünyaya gelmesini riske atarak ona zarar vermiştim ve bu beni aşırı derecede utandırarak dehşete düşürmüştü. Milyonuncu kez kendime küfürler ederek hemen etrafıma kısa bir bakış attım ve Yekta'nın yanına çöktüm. Şuan yalnız kalmıştık.
İşin batsın İdil!
Kim bilir ne kadar acıdı!
"Çok özür dilerim vallahi. Çok ileri gittim biliyorum." Sesim pişmanlık doluydu. "Bir anlık hırs yaptım. Kahretsin ya! Çok mu acıyor?" Kaşlarım bükülmüş ondan bir cevap bekliyordum fakat tek kelime etmemişti. Tekrar konuştum. "Geçti, geçti. Yani geçer merak etme." Ellerimi omuzlarından çekip yüzüme kapattım. Böyle olsun istemezdim.
"Yekta bir şey söyle."
Birkaç dakika sonra ona bakmak için ellerimi yüzümden çektim ve göz göze geldik. Sanki az önce acı çeken o değilmiş gibi bana bakıyordu. "Geçti mi? Oh, çok şükür. Neydi o öyle ya aaa?" Yüzü -az önceki olay yüzünden- hafiften kızarmıştı ve minik bir gülümseme oluşmuştu çehresinde. Neye güldüğüne dikkat etmeden konuşmaya devam ettim.
"Şimdi ne yapsak da ödeşsek?" Aklıma gelen soruyu dile getirdikten sonra ellerimi nereye koyacağımı bilemedim. "Sakın sen bana tekme atma. Atarsan sağ çıkamayabilirim. Atma olur mu?"
Daha bir cevap vermemişti ki, bulunduğumuz yere iki kişi daha eklenmişti ve gelenler Begüm ile Uraz'dı. Begüm ufak bir gülümseme eşliğinde yerde uzanan Yekta'ya ve hemen başucunda diz çökmüş bana ufak bir bakış attı. "Ne oldu burada?" Diye sordu.
"Ben yanlışlıkla..." Demiştim ki Yekta sözümü keserek bambaşka bir şey söyledi. "İdil ile bir harekette çalışıyorduk." Kaşlarımı çatarak ona baktım ve o sadece omuz silkti.
"Biraz yorgun görünüyorsun kardeşim." Uraz, Yekta'ya sataşır bir tonda konuştuktan sonra Yekta sırıttı ve ona cevap verdi. "Karşımda ki eleman biraz hırslıydı bugün." Bana göz kırpınca bu sefer ben omuz silktim.
"Bırakın şimdi bunları da-" Begüm hevesle konuşurken Yekta sözünü kesti ve, "Lütfen bir yerlere gitmekle alakalı şeyler söyleme be güzellik." Dedi.
Güzellik... Ne de güzel demişti öyle.
Neyse.
"Yekta!" Diye hafiften bağırdı Begüm. Ardından da, "Lütfen, hep beraber bu akşam dışarıya çıkalım. Biraz değişiklik olur hem. Sıkıldım evde. Uraz bir şey söyle." Yanında ki Uraz'ı dürttükten sonra konuşmayı Uraz devraldı. "Evet abi değişiklik olur kızlara."
Ardından da Begüm konuştu. "İlk defa İdil ile dışarı çıkmış olacağız. Kafamız dağılır, keyif alırız... Bir aydır yapmıyoruz böyle şeyler." Begüm ile iyi anlaşıyorduk ve bu benim hoşuma gidiyordu. Biraz farklı bir insandı benim için. Daha önce edindiğim fakat şimdi adları bile umrumda olmayan arkadaşlarıma benzemiyordu.
Benim için bambaşka bir arkadaştı. Hatta onunla vakit geçirip yakınlaştıktan sonra ben ilk defa arkadaşlığın nasıl bir his olduğunu hissetmiştim.
Daldığım düşüncelerimden Yekta'nın bana dönerek, "Bu akşam dışarı çıkmayı ister misin?" Diye sormasıyla sıyrılarak bende ona döndüm. Daha önce böyle alışkanlıklarım olmazdı. Lise döneminde arkadaşlarla gezsek bile genellikle çabuk ayrılırdım yanlarından. Mertle -eski arkadaşım ve beni buraya sürükleyen şahıs- bile akşamları çıkmazdık. Teklif ederdi fakat ben kabul etmiyordum. Demiştim ya biz sevgili falan olmamıştık aslında. Sadece adı öyleydi.
"Bilmem, benim akşama bir planım yok."
"O zaman evet?"
Gülümsedim. "O zaman evet." Diyerek onu tekrar ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terk Edilenler Durağı
Teen FictionKaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan bir adamla bu Dünya'da yalnız kalmıştım. O günü hatırlıyorum da, üzeriyle yarışacak derecede dağılm...