)16(

2.3K 177 67
                                    


*1 Ay Sonra*

İdil Tan;

Boğazımı temizledim ve elimde ki çatalı servis tabağının yanına bıraktıktan sonra sağ elimi çarprazımda oturan küçük çocuğun çenesine yerleştirdim. "Amcanı dinler misin Emirciğim? Lütfen."

Bugün sabah uyandığımda Uraz ve Begümle değil de Yekta'nın yeğeniyle karşılaşınca biraz şaşırmıştım. Sabah erken saatinde gelen bu çocuk, Yekta'nın erkek kardeşinin oğluydu öğrendiğim kadarıyla. Daha önce gelmediğinden dolayı tanımıyordum. Gerçi Yekta'nın ailesinden kimseyi tanımıyordum ben ve hiç de konusu açılmamıştı.

Onu çok merak ediyordum.

Benim sormamdansa onun anlatmasını bekliyordum ve bence böylesi onun için daha iyiydi, onu sıkmış olmuyordum. Benim her türlü sıkıntımda kendisine sığınmamı istiyordu fakat aynı şeyi kendisi yapmayınca sinirleniyordum. İlk günlerde ki gibi yabancı değildik artık birbirimize. Hattâ daha fazla kaynaştığımızı ve bu yakınlığında fazlaca hoşuma gittiğinin farkındaydım.

Yekta ve Emir birbirlerine bir bakış attı. Altı yaşında ki Emir amcasına küsmüştü ve bu küsme sebebi ise, kahvaltı yaparken Yekta'nın onun üzerine titreyerek tabağını doldurması ve onu farkında olmadan sıkmasıydı.

Ama bu Yekta'nın umrumda değildi. Üstelik Emir her bana baktığında yine tabağını dolduruyordu.

Evet, küçük bir hayranım olmuştu kısa bir sürede. Bana hayranlıkla bakıyor ve hakkımda ciddi düşündüğünü söyleyip iltifatlarıyla benden bir atak bekliyordu.

"İdilciğim," Dedi ve parmaklarımı kavrayıp bana ufak bir gülümseme sundu. Aslında gerçekten yakışıklı çocuktu. Bu yaşta böyleyse ileriyi tahmin edemiyordum. Amcası kadar yakışıklı olabilirdi belki.

Aman!

Diğer eliyle yanında oturan Yekta'yı işaret etti. "Daha fazla yemeyeceğimi şu amcam anlamıyor, bari sen anla be güzellik!" Kaşlarını ve dudaklarını büküp benden yardım istiyordu.

O an, geldiğinden beri çocuğu uyaran Yekta tekrar Emir'i uyarmaya başladı. "Abla diyeceksin ona. Ab-laa. Anladın mı aslanım? Neymiş, bir kere söyle bakayım?"

Emir kaşlarını çattı ve yüksek sesiyle tüm mutfağı titretti. "O, ben ve İdil arasında amca!" Emir'in sinirden yüzü kızarmıştı ve onun aksine Yekta sakin duruyordu. Elini, Emir'in omzuna yerleştirdi. "Buraya seni İdil'e böyle davranman için getirmedim. Daha dün paçalarıma yapışıp seni sevmemi bekliyordun, ne ara büyüdün de böyle şeyler yapıyorsun oğlum sen?"

Aslında bana öyle seslenmelerinden dolayı rahatsız değildim. O daha küçük bir çocuktu ve karşısındaki kişiye hakaret etmedikçe bir sorunun oluşacağını sanmıyordum fakat benim aksime Yekta bu durumdan fazlasıyla şikayetçiydi. "Amca karışma, girme aramıza." Sonra benim duyamayacağımı düşünüp biraz daha amcasına doğru eğildi ve kısık sesle konuşmasını sürdürdü. "Resmen geleceğimle oynuyorsun. Lütfen engel olma. Söz pırasa bile yerim."

"Oğlum o senin ablan, ablan." Yekta'nın üzerine basa basa kurduğu cümleyle kıkırtıma engel olamadım. Ne güzel de söylemişti öyle. Yekta'nın bakışları hızla beni bulurken hafifçe kaşlarını çatarak bana baktı ve ben gözlerine bakarak, "Rahat bırak çocuğu." Diye mırıldandım.

Terk Edilenler Durağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin