Bir sağa bir sola dönsemde yine uyuyamadım. İçime derin bir nefes çektim ve gece lambasının aydınlattığı kadarıyla odayı incelemeye başladım. Sade olsa da bir oda için gayet güzel bence.
Birkaç dakika geçti fakat ben yine uykuya geçiş yapamadım. Onsuz uyuyamıyorum!
Direkt olarak telefonumu elime aldım. Ya o gelecek benim yanıma, ya da ben gideceğim onun yanına.
İdil: Uyuyamıyorum.
Birkaç saniye sonra ondan mesaj geldi.
Yekta: Geliyorum.
Genişçe gülümseyerek heyecanla onu beklemeye başladım. Onun kokusu ve bana verdiği huzur olmadan imkanı yok, kolay kolay uykuya dalamazdım. Birkaç dakika bekledikten sonra kapım tıktıklanınca hemen oturur poziyonuna geçtim ve, "Gelebilirsin." Diye seslendim. Onu her görüşümde heyecanlanmadan edemiyorum.
İçeriye girdi ve kapıyı kapatarak yanıma geldi, yatağa oturdu. "Mesaj atmanı bekliyordum. Sadece biraz geç oldu." Dedi.
Gülümsedim. "Önce kendimi test ettim, sensiz uyuyabiliyor muyum diye ama olmadı." Sonra yan yana yattık ve, "Gel bakalım sevdiğinin kollarına." Diyerek sırıttı. "Güvenli ve huzurlu." Dedim ve kolları arasına girerek başımı göğsüne yerleştirdim.
"Artık bana... neyse boşver." Dedi ve ben cümlesinin devamını anladım. Ona eskisi gibi güvenip güvenmediğimi soruyor. "Bak bir hata yaptım sana inanmayarak. O an kendimi kötü hissettiğim için öyle bir karar verdim. Ama benim için büyük bir aptallıktı. Artık bile demiyorum çünkü sana güveniyorum."
Sadece başımın üzerini öptü. Kafamı kaldırarak ona baktım. "Sen beni tamamen affettin mi? İçinde bana karşı ufak da olsa bir kızgınlık veya kırgınlık var mı?" Dikkatle onu izlerken içine derin bir nefes çekti. "Senden vazgeçmek istemediğim için seni affettim. Vazgeçmek nedir bilmem, hep vazgeçilen taraf ben olduğum için... Yanımdasın, huzurluyum ve en önemlisi birbirimizi seviyoruz."
"Yekta... Sana bunu yaşatmak istemezdim. Hayatında böyle bir iz bırakmak... Geçmişindeki insanlar gibi seni yaralamak istemezdim yemin ederim." Diyecek başka bir şeyim yok. Zamanı geriye alma gibi bir şansımız da yok.
"İdil şuan bunları konuşmak için gelmedim ben buraya. Unut gitsin." O kolayca kestirip atabiliyor fakat hatalı taraf ben olduğum için konuyu böyle kapatamam. Kararlı bakışlarımla ona baktım. "Sen ne dersen de, sana bunu yaptığım için kendimi hiç affetmeyeceğim ve bundan hep pişmanlık duyacağım."
Elini yanağıma yerleştirdi. "Benimle yaşadığın veya benimle ilgili hiçbir andan dolayı pişman olmanı istemiyorum. O an o olay yaşanacaktı ve biz bunu şimdi değiştiremeyiz."
"Pişmanlığım o yüzden değil. Pişmanlığım fevri karar vermem."
Hala daha beni ikna etmeye çalışıyor canımın içi.
"Olaya şu yönden bakalım. Sen eğer bırakıp gitmeseydin biz duygularımızı birbirimize açabilecek miydik? Bir anda birbirimizden uzaklaşarak birbirimizi özlediğimizi fark ettik. Şuan sadece sen kabus görürsen tek kalma diye değil, seni sevdiğim için buradayım."
İçim huzurla dolup taştı ve sırıtarak ona baktım. "Devam et çok güzel gidiyorsun. Bayıldım buna."
Güldü ve alnıma bir öpücük kondurdu. "Daha fazla geç olmadan uyumalısın güzelim. Böyle yerler beni erken kaldırır ve ben uyanınca sen de uyanabilirsin. Uykunu alman gerek."
"Ama bak sen de uyu." Beni onayladı ve gözlerimi kapatarak uykuya dalmayı bekledim.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terk Edilenler Durağı
Teen FictionKaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan bir adamla bu Dünya'da yalnız kalmıştım. O günü hatırlıyorum da, üzeriyle yarışacak derecede dağılm...