)19(

2K 128 38
                                    

Uyu İdil, uyu İdil, uyu İdil!

Kapattığım gözlerimi aralarken üzerimde ki örtüyü koltuk altıma alarak içime derin bir nefes çektim. Kalbim onu düşündükçe gümbür gümbür atarken aklımı kurcalayan konular da vardı.

Mesela bundan sonra ne olacak, ona olan hislerimden sonra nasıl davranmam gerekiyor?

Ya da bir gün gidecek miyim, nereye gideceğim?

Peki ya bu kabuslarımdan nasıl kurtulacağım? Gözlerimi gece babamın olduğu yerden alamadım.

İçim, kaldırmıyor.

Gözlerim tekrar sulanmaya başladığında birkaç saniye derin nefeslerle kendimi zor olsa da durdurmayı başardım ve o sırada kapım tıklatıldı. Kimin geldiğini az çok tahmin edebiliyorum, şimdi de kalp ritimlerimde değişiklik oluştu. Halsizliğim sesime yansırken, "Girebilirsin." Diye seslendim kapının ardındaki kişiye.

Kapı ufak bir tıkırtıyla açıldı ve ben onunla göz göze geldim. Nasıl da güzel bakıyor öyle! Hafif toparlanırken aklımdaki soruyu dile getirdim. "Bir şey mi oldu?"

İçeriye doğru adımlar attı, sakinlikle sorumu cevapladı. "Hayır."

'E, o zaman niye geldin?' Diye sorsam kabalık etmiş olurum. Bu yüzden hiçbir söz söylemeden kaşlarımı havaya kaldırdım. Yatağın kenarına oturdu, hala daha gözlerimin içine bakıyor. "Sana bakmaya geldim. Yeni mi uyandın?"

Kafamı sağa sola salladım. "Hiç uyuyamadım ki." Sesim incelmişti fakat titremediği için şanslıyım. Beni anladı ve sadece, "Kabuslar." Dedi.

Onu tekrar ettim. "Kabuslar."

Ben ona bakmazken onun bakışlarının sadece bana odaklı olduğunu biliyorum. "Neden bana haber vermedin?"

"Çünkü arkadaşlarınla ilgilenmeni istedim." Bence gayet mantıklı bir sebep. Gözünü seveyim -gerçi kalbini sevmişim o çok mu- benimle daha fazla ilgilenme, umutlanıyorum.

"Onlar yabancı değiller ve ben onlarla ilgilenmesem de olurdu." Tane tane, her kelimenin üzerine basa basa söyledi bunları. Parmaklarımı birbirine geçirdim. "Ama olsun, zaten ben yoktum, odama kapanmışım bir de sen yanlarında olmazsan ayıp olur." Dudaklarımı ıslattım ve derin bir nefes çektim içime, ardından devam ettim. "Benimle ilgilenme, onlarla ilgilen."

Bir anda sesini yükseltti. Yine o sinirliyken tanıyamadığım Yekta oluştu karşımda. "Benim adıma kararlar verme İdil!"

Kötü bir şey söylemedim ki.

Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Bu yükselişini beklemiyordum. "Kusura bakma... Ben..." Ne demeliyim? Sana karşı yoğun hislerim var, halsizim, davranışlarından umutlanıyorum ve bu yüzden seni yanımda istemedim mi?

Hala daha öfkeli bakışlara sahip.

"Derdin neyse onu söyle İdil. Sabrım yavaş yavaş tükeniyor. Aklında ki ne, seni geriye çeken ne oldu?"

Sen. Sadece aklımda değil, her yerde.

Halsizliğimle birlikte gülümsedim. "Tabikide bir şey olmadı. İyiyim, bir sorun yok." Lütfen inan, buna ihtiyacım var. Normal haline asla dönüş yapmadı. "Buna inanmamı mı bekliyorsun sen?" Ses tonu hala daha sert.

"Yekta, sana bir şey yok diyorum."

Ben ne kadar sakinsem o da bir o kadar sinirli. "İnanmıyorum."

Omuzlarım düştü. Buna laf anlatmak ne kadar da zor!

Kollarımı göğsümde bağladım ve yatak örtüsüne diktim bakışlarımı. Ona 'tüm sorunum sen ve sana karşı olan duygularım' diyemem.

Terk Edilenler Durağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin