Yekta bir süre sustu. Bende öyle.
Söylediklerinin üzerimizdeki etkisi büyük olmalıydı ki ikimizde bu yüzden cevap veremiyorduk. Emir ise ikimizin yüzüne bakıyor ve meraklı bakışlarıyla bizden sorduğu sorulara cevap istiyordu.
Karşımdaki adam boğazını temizledi. Sanırım benim gibi o da ne diyeceğini bilmiyordu. Arada sırada bakışları gözlerime takılıyor ve uzun uzun bakıyordu fakat yine bir şey demeden güzel gözlerini benden kaçırıyordu.
"Sen..." Dedim Emir'e kısık ses tonumla. "Yanlış anlamışsın herşeyi. Bizim öyle bir ilişkimiz yok. Yani annen ve baban gibi evli değiliz. Üstelik çocuğumuz da yok."
Söylediklerime karşılık kaşlarını çattı küçük çocuk. "Amcam öyle seni paylaşamayınca korktum ben de sen ona aitsin diye." Tatlı gülümsemesi eşliğinde kollarını bana sardı.
"Bana bak çocuk..." Deyip işaret parmağını yeğenine doğru salladı. "Burada babanın hareketlerini yapamazsın. O da anneni tavlamak için böyle değişik şeyler yapıyordu gözümün önünde!" Yekta'nın ani ve komik çıkışıyla kıkırdadım.
"Deme öyle amcası." Araya girmemin ardından konuşmama devam ettim. "O daha çocuk." Gülümseyerek Emir'in saçlarını okşadım. Tatlı bir çocuktu.
Uzun uğraşlar sonucunda Yekta ile aramda bir ilişki olmadığını Emir'e anlattıktan sonra nihayet kafasında kurduğu olayı düzelttik ve akşam olup da Emir'in gitme vaktine kadar bol bol eğlenceli vakitler geçirmiştik.
Tabii Yekta sağolsun yine kıskançlıkları tutmuştu.
Vakit geceye vurup yataklarımıza geçince yumuşak yatağımda gevşeyen bedenimin geçirdiğimiz eğlenceli anlarda ne kadar çok yorulduğunu fark ettim fakat buna rağmen dudaklarımda oluşan tebessüm yerini koruyordu.
Emir'i tanıdığıma gerçekten çok seviniyorum çünkü o benim hayatımda giren nadir çocuklardan birisiydi ve ben çocuklara bu kadar düşkün olup masumluklarına hayran oluyordum. Eğer şansım olursa Emirle görüşmeye devam etmek istemiştim.
Ellerimle saçlarımı geriye doğru ittim ve yastığımda biraz daha yer açarak gözlerimi kapadım.
***
Göz kapaklarımı gür bir sesin adımı haykırmasıyla açtım. Karanlıktan etrafımı pek göremesemde göz kapaklarımı kırpıştırıp etrafa daha net bakmaya başladığım da hala odamda olduğumu fark ettim.
Ama yalnız değildim.
Karşımda babam vardı.
Gördüğüm kişiyle sertçe yutkunarak anlamsız bakışlarımı babamın sert bir ifadeye sahip olan yüzüne çevirdim. Daha önce görmediğim bir öfkeye sahipti. Bakışları benden ayrılmazken o sert sesiyle tekrar konuştu. "Bunu neden yaptın İdil?"
Ne yaptığım hakkında bir fikrim yoktu.
Beynim ve kalbim onu uzun zaman sonra gördüğüm için donmuş, kalmışlardı. Gözlerim sızlamaya başladığında hıçkırmamak için elimi sıkıca ağzıma bastırdım.
Onu doya doya seyretmek istiyorum.
"Anneni neden terk ettin?" Adımları bana yaklaşırken yatakta toparlanmaya çalıştım ve kuruyan boğazımdan dolayı öksürdükten sonra cevap verdim. "Ben bir şey yapmadım." İlk cümlem dudaklarımın arasından fısıltıyla döküldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terk Edilenler Durağı
Teen FictionKaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan bir adamla bu Dünya'da yalnız kalmıştım. O günü hatırlıyorum da, üzeriyle yarışacak derecede dağılm...