*Bir Hafta Sonra*
Yekta ile el ele Begüm'lerin kaldığı apartmanın önündeydik. "Buraya gelmek için biraz erken davrandık. Evimizde çok iyiydik ve orada durabilirdik." Dedi Yekta huysuzca. Kaşlarımı çattım. "Yekta sen sanki benimle sevgili olduktan sonra onların üzerinde ki ilgini unutuyor gibisin?" Diyerek kızdım ona. Tamam bu benim açımdan iyiydi ama diğerleri de kardeşleri sonuçta.
Omuzları çöktü. "Hayır, her zaman onların yanındayım ve hep onların başında bir abi olarak duracağım. Ama sen başkasın, geç bulduğum ve erken kaybetmek istemediğimsin."
İçime derin bir nefes çektim. "Hayatım, ben senin bana karşı olan hislerinden ve davranışlarından memnunum. Ama Begüm kendini yalnız hissetmesin istiyorum. Uraz ve Ahu Dünya, sen ve ben derken o ortada kalıyor bazen. Begüm'ü çok seviyorum. Onu yalnız bırakmak istemiyorum."
"Bu yüzden sen." Dedi ve alnıma kısa bir öpücük kondurdu. "Üstelik Begüm, birine karşı bir şeyler hissediyor ve ne yapacağını da bilmiyor. Onun yanında olmalıyız." Dedim ve sırıtarak devam ettim. "Tecrübelerimizle."
Tek kaşını havaya kaldırdı. "Tecrübe konusunu kapattığımı sanma."
O gün aklıma gelince ben de kaşlarımı çattım. "Sokak dövüşlerine katılarak, yüzünde yaralar açtığından, yani kendine zarar verdiğin için seni o gün affetmeyecektim. Sen o tecrübe konusunda bana öyle davranınca mecbur benim yelkenleri suya indirmem gerekiyordu. Tecrübe konusunu kapatıyor muyuz, yoksa ben o günkü asıl tartışmamızı geri açıyor muyum?" Diye sordum. Daha doğrusu biraz tehdit ettim.
İçine derin bir nefes çekti. "Zayıf noktamsın yemin ediyorum." Diye söylendi.
Mutluluktan genişçe gülümsedim. "Bazen hala daha sana sahip olduğuma inanamıyorum. Benim için imkansız bir şeydin sen. Senin sayende duygularımız açığa çıktı." İçimde ki sevinç ses tonuma da yansımıştı. Bana karşı bir şeyler hissettiğini söylemeseydi veya davranışlarıyla belli etmeseydi ben kolay kolay söyleyemezdim.
"İdil," Dedi ve gülümsedi. "Bu kadar güzel konuşma yoksa sokak ortasında seni öpmekten yukarıya çıkamayacağız."
Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Ben bir şey söylemeden, "Hadi." Dedi ve elimi daha sıkı tuttuktan sonra birlikte adım atmaya başladık. Biz tam içeriye gireceğimiz sırada, dışarıya çıkan adamla az daha çarpışacaktık. Yekta ve o adam birkaç saniye birbirlerine baktıktan sonra biz geriye çekildik ve adam dışarıya çıkmış oldu.
Yekta, adamın arkasından kısa bir bakış attı. "Yüzü tanıdık geldi. Sanki daha önce çok gördüm gibi." Diye mırıldandı. Biz Begümlere sık sık geliyorduk fakat daha önce hiç böyle biriyle karşılaşmadık.
"Acaba bizimkilerin yeni karşı komşusu mu?" Diye sordum şaşkınca. Şu, Begüm'ün bir şeyler hissettiği adam. Yekta bunu hatırlayınca kaşlarını çattı ve sert bir tonla konuştu. "Olabilir."
"Ay gerçekten o olabilir mi?" Dedim heyecanla.
Yine sert bir şekilde konuştu. "Olabilir dedim ya İdil."
"Öyleyse eğer çok yakışırlar! Yani tamam çocuğu tanımıyor olabiliriz ama dıştan bir bakınca ben çok yakıştırdım. Zaten öyle serseri bir tipe de benzemiyor. Umarım Begüm çok mutlu olur. Hemen ona sormalıyım." Ben öyle heyecanlı ve kendi kendime konuşuyordum.
Bir anda Yekta iyice sinirlendi ve sesini yükseltti. "İdil!" Kaşlarını da çatmıştı. "Yeter." Dedi sadece.
Kötü bir şey demedim ki.
Ben şaşkınca ona bakarken, onun gözlerinde kara bulutlar hakimdi.
Yine o öfkesi ortaya çıktığında elimi onun avuç içinden ayırarak merdivenleri daha hızlı ve sert çıkmaya başladım. Bana böyle bağırmasından hoşlanmıyorum. Sırf kardeşini kıskanıyor, onu gözü gibi sakındığı için öfkelenmesini istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terk Edilenler Durağı
Teen FictionKaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan bir adamla bu Dünya'da yalnız kalmıştım. O günü hatırlıyorum da, üzeriyle yarışacak derecede dağılm...