Evimize geri döneli tam bir hafta olmuştu ve ben kendimi yeni toparlamışken bu sefer dağılan taraf Yekta olmuştu çünkü bugün sonradan kazandığı anne ve babasının ölüm yıl dönümü. Onların mezarına gitmekten kaçıyor. Şuan bile yalnız kalmayı istediğini ,yanında olmasam bile, hissedebiliyorum.
Evde ki misafirler giderken ben de kucağımda uyuyan Hayat'ı yatağına yatırmak için onun odasına geçtim ve onun uykusunu bölmeyerek yatağına yatırarak üzerini örttüm.
"Umarım biz de bir gün senin gibi bir meleğe sahip olabiliriz." Diye fısıldadım ve güzel yüzünü izledikten sonra odadan sessizce çıktım. Ben Hayat'ın odasından ayrılıp, Yekta'nın yanına gitmeyi planlarken koridorda Harun abi ile karşılaştım, oldukça sıkıntılı görünüyor.
"Bir sorun mu var?" Diye sordum ve yanına doğru adımladım.
"İdil," Dedi ve içine derin bir nefes çekti. O da Yekta gibi dağılmıştı. Sonra da devam etti. "Sen kardeşimin canısın ve bilmelisin ki o sana sahip olduğu için içim çok rahat. Onun değer verdikleri benim de gözümde değerlidir. Sen de benim bir kardeşimsin... Senden Yekta için bir şey yapmanı istiyorum."
Hafifçe kaşlarımı çattım. "Harun abi isteğin Yekta için ise lütfen isteğini söyle." Dedim ve karşımda duran adamın devam etmesini bekledim.
"Annem ve babamın mezarına gelmiyor çünkü hala daha kızgın ve kırgın. Benimle bile geçmişi tam olarak konuşmuyor farkındasın. Beni tekrar yanında istiyor ve biz aramızdaki mesafeyi kapattık fakat durumunu görüyorsun, geçmiş hala daha canını yakıyor."
Onu başımla onayladım. "Mezarlığa gitmemek için inat ediyor kendi kendine. Evet seninle her şeyi konuşması gerek, daha fazla bu konulardan kendini uzaklaştıramaz. Hem bunu aşarsanız aranız şuan iyi olsa bile yarın çok daha iyi olur." Diye cevap verdim. Aynı fikirdeyiz.
"İsteğim de bu işte. Yekta'nın birkaç gün burada kalmasını istiyorum. Daha doğrusu ikinizinde burada kalmasını istiyorum. Yardımın gerekli çünkü sinirlenirse onu durdurmak zorlaşacak. Bu sana uyar mı?" Diye sordu ve sabırsızca bana baktı.
"Yekta'nın burada kalmasından hiçbir sorun yok ama..." Dedim ve biraz bekledim. Harun abi ise, "Ama?" Diye sorarak devam etmemi istedi.
"Ben burada kalırsam Yekta'nın ilgisi sadece geçmişinde olmaz. Geçmişin konularını tamamen kapatmanız için Yekta sadece bu konuyla ilgilenmeli. Evet kızacak, üzülecek ve eğer ben burada olursam benim de üzüleceğimi bildiği için kalan bu son konuyu halledemeden kapatmak isteyecek." Diyerek açıkladım durumu. Gerçekten de böyle ve bunu yapacağından eminim.
"İdil, o sensiz burada kalmaz." Dedi ve kaşlarını çattı Harun abi. Orası da doğru. Hafifçe tebessüm etti.
"Halledilmeyecek bir şey değil, ben ayarlarım." Biraz zor olacak ama yine de geçmişinde kalan son yarayı da kapatmak istiyorum. Birkaç saniye daha bu konuyu konuştuktan sonra, "Yekta nerede?" Diye sordum onun yanına gitmek için.
"Yalnız kalmak istediğini ve eve gideceğini söyledi." Diyerek omuzlarını düşürdü Harun abi.
Evimizde, yanında olmam gereken çok mühim bir kişi var.
Harun abi, şoförle beni eve bıraktıktan sonra Yekta'yı daha fazla bekletmek istemediğim için merdivenleri hızla çıkıp sonunda eve ulaştım. Kapıdan içeriye girdiğimde ilk olarak karanlık karşıladı beni. Montumu çıkartırken bir yandan da evin ışıklarını açmaya başladım ve ona seslendim. "Yekta?"
Montumu bir kenara bıraktıktan sonra evin içinde kısa bir süre dolaştım ve onu odasında buldum. Sırtını yatağa yaslanmış, elinde içki şişesiyle umutsuzca bana bakıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terk Edilenler Durağı
Teen FictionKaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan bir adamla bu Dünya'da yalnız kalmıştım. O günü hatırlıyorum da, üzeriyle yarışacak derecede dağılm...