Holaaa,
Umarım herkes iyidir ve sağlıklıdır.
Ara ara burayı bölüyorum ve bundan hiç hoşlanmıyorum. Yine de okursanız sevinirim.
Beni daha önce bir kere bile okuyan herkesin bildiği üzere ben karakter üzerine yazmayı seven biriyim ve bunu daha iyi başarmak için sürekli çabalıyor, kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bundan da büyük zevk alıyorum çünkü yazmak benim için bir oyun alanı, kendi kendimle yarıştığım ve kendi kendimi mutlu ettiğim bir yer.
Atlas ve Pars zihnimde ilk oluştuğunda nasıl birileri olduklarını düşündüm. Ne yaşadılar, başlarına neler geldi, ne istiyorlar, nereden geldiler ve nereye gidecekler soruları kurgu temelli sorulardır ve elbette karakterin özünü bize öğreten cevaplar onlarda saklıdır. Ben sadece bunları sormadım onlara. Ne dinliyorlar diye sordum, ne izliyorlar, canlarını ne yakar, neyi asla yapmazlar? Köşeleri neler, neleri törpüleyebilirler ve nelerden vazgeçemezler? Diğerleri için de elbette bu soruların peşinden gittim ama en çok Atlas ve Pars için. Bir karakter zihnime düştüğünde ilk önce fotoğraf arayışına girmem de biraz bu yüzden, bana onları hatırlatan kareler toplamaya bayılıyorum çünkü o zaman gerçek birer insan olarak oturuyorlar zihnimde.
Yazmayı çok seviyorum. Başarabileceğime ihtimal vermediğim bir şeyin içinde kaybolmanın verdiği haz çok başka. Bu yüzden de vazgeçmeden devam ediyorum ve vazgeçmeye hiç niyetim yok.
Yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Harika geri dönüşler alıyorum ve bunlar beni motive ediyor. Ara sıra size buradan biraz da olsa içimi açarsam belki birbirimizi daha iyi anlarız diye düşünüyorum. Sadece bir konuda bir şeyi netleştirmek istiyordum. Kırmızı Haziran aksiyon içeren bir kurgu evet, ki henüz her şeyin çok başındayız. Her şeyin vakti var ve her şeyin bir sırası. Dediğim gibi ben karakter üzerine yazmayı seven biriyim. Olay olsun, sürekli aksiyon yaşansın, oradan oraya koştursunlar diye karakterleri robotlaştıramam. Hislerine, duygularına ve iç kavgalarına yönelmekten aldığım zevkin yanında doğru olanın da bu olduğuna inanıyorum.
Ben böyle yazmaya devam edeceğim çünkü sevdiğim yazma şekli bu ve her şeyden önce kendim için yazıyorum. Her işin bir alıcısı var, herkesin okumayı sevdiği tarzlar var ve benim tarzım bu.
Kurgu kısmına gelecek olursak da ben yolu biliyorum, bana güvenebilirsiniz.
İrem Pelin xx
🩸
Büyülü bir andı. Tıpkı, Jeff Buckley'nin sesi gibi.
Beni öpmüyordu. Öpmek değildi bu. Tutunmaktı.
Benden bir dal yontuyordu. Avuçlarına sığıyordum. Batıyordu çıkık yanlarım avuçlarına, ellerini kesiyordum, yine de benden bir dal yontmaya devam ediyordu. Uçurumdan düşmemek için bu kez bana tutunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Haziran
General FictionPars, Atlas'ın önce ilk aşkı, sonra oyun arkadaşı oldu. Oynadıkları oyunun ipleri ayaklarına dolandı. Biri kaldı diğeri kaçtı. Çok zaman sonra kapı yeniden çaldı, postacı kapıya bir kaset bıraktı. Kasette Atlas'ın abisinin, Aras'ın katilinin sesi va...