Holaaa,
Umarım herkes iyi ve sağlıklıdır.
Bölümü okuyacak fırsatım olmadı. Hataları görmezden gelirseniz sevinirim, bir ara düzelteceğim.
Kendinize iyi bakıyor ve öpüyorsunuz.
Keyifli okumalar,
İrem Pelin xx
🩸
"Telefonunu ver," dedim, elimi ona doğru uzattığımda. "Sende İdil'in numarası var mı?"
Bende yoktu. Benim ezbere bildiğim tek telefon numarası vardı, o da artık çalmıyordu. O numara hariç hiçbir sayı bütünü zihnimde kendine yer edinememişti. İdil'in numarasına ise hemen şimdi ihtiyacım vardı.
Pars telefonunu açık bir şekilde ona uzattığım elime bırakmış ama ikinci sorumu sadece başını sallayarak yanıtlamıştı. Bu da demek oluyordu ki numara onda yoktu.
"Nasıl yok?" dedim, manasız bir çıkışla. "Neden yok?"
Pars tam olarak bu manasız çıkışıma uyacak şekilde yüzüme sorgulayarak bakmıştı. Çok haklıydı. Haklıydı haklı olmasına ama ben o numarayı nasıl bulacaktım?
"Furkan?" diye sordum ve sorduğum gibi pişman oldum.
"Şu seni zorla öpmeye çalışan veledi diyorsun?"
Küçük bir nefes alıp yanaklarımı şişirdim. "Zorla öpmeye çalışmadı, sadece öpmeye çalıştı."
"Evet," dedi, itiraz eden bir tonla. "Sadece, öpmeye çalıştığı için kaçıp tuvalete saklandın."
Yanaklarımı bir kere daha havayla şişirdim. Şu an konumuz bu muydu? Çünkü bence değildi.
Hiçbir şeyi unutmamak kesinlikle onun lanetiydi. Tabii biraz benim de.
"İdil'in çevresinden, elinde numarası olan kimse yok mu?"
Pars umursamadığını yeterince belli etmemiş gibi bir de dudaklarını yukarı doğru iterek cık sesi çıkarmıştı.
"Nasıl yok," diye itiraz ettim bir kere daha. "Onun çevresindeki kızların yarısı seni gördüklerinde şirin çileği görmüş Şirinler gibi oluyor ve numaraları sende yok, öyle mi?"
"Yok..." dedi, hala neden bu manasız konuşmayı uzattığımı anlamadığını belli eden bir kestirip atmayla.
Kutuyu bacaklarımın arasına yerleştirdim ve bir süre düşündüm. İdil'e nasıl ulaşabilirdim?
Pars'ın telefonunu müzik çaların altındaki kısma bıraktım ve kendi telefonumu alıp Instagram'a girdim. Sonuçta iletişim için telefon numarasını bulundurma devri sona ermişti. İdil'in hesabını bulmak için birkaç dakika uğraştım ve sonunda aradığıma ulaştım.
Mesaj kısmını açıp hesabımın açıklayıcılığına güvenerek kendimi tanıtma faslını pas geçerek numarasını istedim. Mesajı gönderdikten sonra müzik çalara uzandım ve Pars'ın açtığı şarkının sesini yükselttim.
Bir süre hiçbir şey düşünmeden mesajın gelmesini bekleyecektim. Zaten çok uzun bir yolumuz kalmamıştı. Yakında Bursa'da olacaktık. Düşünmeye tekrar başladığımda Pars'ı atlatıp Gölge'nin verdiği adrese nasıl tek gideceğimi düşünecektim.
Gölge'nin gövdesini gösterme vakti gelmişti.
Beni İstanbul'dan buraya çağırdığına göre bilgisayarı almaya kendisi gelecekti. Başka birine güvendiğini düşünmüyordum. Adını verdiği kitapçıya bakmıştım, küçük bir yerdi. Öyle çok işlek olduğunu düşünmüyordum. Girişi gören bir yerde duracak ve bekleyecektim. Tek sorun Pars'ı atlatmaktı. Buraya tek gelmeyi en baştan deneyebilirdim ama benim için yeterince endişelendiğini gördükten sonra daha fazla üstüne gitmek istememiştim. Bir de babamın karşısında bana destek olmuş, kendi oğluna bile saygı duymayan birine karşı benim abime saygı duymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Haziran
Ficção GeralPars, Atlas'ın önce ilk aşkı, sonra oyun arkadaşı oldu. Oynadıkları oyunun ipleri ayaklarına dolandı. Biri kaldı diğeri kaçtı. Çok zaman sonra kapı yeniden çaldı, postacı kapıya bir kaset bıraktı. Kasette Atlas'ın abisinin, Aras'ın katilinin sesi va...