Bölüm 51 • Alea Iacta Est

6.1K 591 293
                                    




Holaaa,

İkinci kısma an itibarıyla geçmiş bulunmaktayız.

Ve ilk bölüm Pars'tan!

Kendinize iyi bakmayı, kendinizi öpmeyi ve karakterlerin Instagram hesaplarını takip etmeyi unutmayın.

Sevgiler, öpücükler...

İrem Pelin xx

İrem Pelin xx

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ALİ PARS

13 Haziran 2022, İSTANBUL

Dedi ki Kuzgun, bir daha asla!

Poe'nun klasikleşmiş şiirinden aynı bilindik dizeler.

"Ah, açıkça anımsıyorum, bir Aralık ayıydı, karanlık ve kasvetli,

Ve sönen her kor parçası işleyip durmaktaydı zemine gölgesini."

Gözlerinin ruhunu ele verdiğinden habersiz, hoyrat kelimelerle canımı acıtmaya çalıştığı bir gece sorduğu; ayak bileğimde kazılı duran dize.

"Karanlık vardı, dahası yok."

Seçil'in kliniğinin bir tarafı denize bakıyordu. Diğer tarafı ise ağaçlığa... Çoğu zaman sırtım denize, yüzüm ağaçlara çevrili olurdu. Gözlerimi denizden kaçırır, sık ağaçların üzerinde tutardım.

Bugün o günlerden biri değildi. Gözlerim denizde takılı kaldı. Daha çok ufuk çizgisinde... Ağzımdaki sigarayı arada bir parmaklarımın arasına alıp hızla küle dönüştürürken pencerenin önünde durmuş doğrudan denize bakıyordum. Önüm boylu boyunca maviyken şiirin zihnimin bulanık suyuna karışmasına şaşmamak gerekirdi.

Seçil ile tanışmam, panik atak krizlerinden birinin ardından Onat ve İklim'in de ısrarıyla bir uzmanla görüşmeyi kabul edişime dayanıyordu. Önceleri hiç konuşmadım, sadece oturup bekledim. Her hafta geldim, her hafta camla çevrili odasında, sırtını ağaç manzarasına vererek krem koltuğunda oturuşuna sessizliğimle ortak oldum.

Kafamdaki hesap barizdi. Sorduğu soruları yanıtsız bıraktıkça hasarı kendi bulmak zorunda kalacaktı. Damlayan boruyu usta tespit ederdi, kırık kemiği doktor.  Ruhumda dikiş tutmayan yeri de Seçil bulacaktı. Milyar yıllık dünyada bu görev ona kalmıştı. Bir kere bana terapi yapmayı kabul etmişti. Bu verdiği en kötü karardı. Sadece o henüz farkında değildi.

Nasıl olsa arayıp bulamadığımı bulmaya gücü yetmezdi. Kimsenin yetmemişti.

Ölüler Diyarı'ndan Atlantis'e uzanan bir arayış bu. Bakılmadık yer, kaldırılmadık taş, ayak basılmadık kıyı bırakmadım. Geçen zaman aklımda dertop oldu, var olanla hissedilen karıştı. Takvime bakılırsa on sekiz ay, bana kalırsa bir asır geçti. Bildiğim ne varsa unuttum. Kime karşı savaşıyordum, Ölüler Diyarı'nın tahtını bana bırakıp kaçan Hades'e mi? Tacı düşürmemi iştahla bekleyenlere mi? Kimdi asıl düşman, kimdi gölgelerin ardında saklanan?

Kırmızı HaziranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin