Bölüm 18 • Şarkıyı Unut, Plağı Kır

26.6K 2.1K 1.5K
                                    

Hola,

Geçtiğimiz hafta yaşadığımız korkunç olay sebebiyle herkese geçmiş olsun diliyorum. Umarım İzmir'de yaşayanlar ve yakınları iyidir.

Saat konusu için üzgünüm ama eklemem gerekenler vardı. Dakikası dakikasına tutmuyor çoğu zaman çünkü ben biraz son dakika insanıyım ama lütfen siz yine de bu tip kaymalarda kapıya dayanmayın. Aceleye geldiği an sizin aldığınız tat eksiliyor sonuçta, eminim siz de en güzel hali olsun istersiniz.

Bölümü kontrol edemedim, herhangi bir yerde aksayan bir yan varsa görmezden gelin ben sonra etrafı toplamak için uğrarım.

Kendinize çok iyi bakıyorsunuz ve öpüyorsunuz. Kendinizi, evet.

İrem Pelin xx

İsim seçimi konusunda pek yaratıcı davranamayan sahipleri olan mekanın içine girdiğimde tasarım konusunda daha başarılı olmalarını memnuniyetle karşıladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İsim seçimi konusunda pek yaratıcı davranamayan sahipleri olan mekanın içine girdiğimde tasarım konusunda daha başarılı olmalarını memnuniyetle karşıladım. Hafif bir yemek müziği hakimdi giriş kısmına. Bar olarak ayrılan yer ise fazla gösterişliydi. Bu kadar kötü bir isimle, şehrin dört ayrı noktasında konumlanmayı başarmak ise kesinlikle işletmeciliğin yaratıcılıktan önce geldiğinin ispatıydı. Oysa tam tersi olmalıydı.

NOX'un iki belki de üç katı büyüklüğündeki Otuz Dört'ün parlak zemininde siyah süet botların işlemeli topuklarını sürükleyerek bara ulaşmıştım. Yüksek bar sandalyelerinden birini çekip oturdum. Tüm sırtımı açıkta bırakan, göğsümün altına kadar uzanan dekolteye sahip siyah elbisenin gösterişini ortaya sermek için kırmızı kırmızı kırmızı bir ruj sürmüştüm ve bu kesinlikle dikkatleri çekmek konusunda kolay bir yoldu. Zor olan, gülümseyip durmaktı.

Bir kolunun hepsi, diğer kolunun ise dirseğine kadar olan kısmı dövmelerle kaplı barmen bakışlarını bana çevirdiğinde kaşlarını kaldırarak selam vermişti, ya da bu barmenlerin dilinde hoş geldin demekti.

"Ne içersin?" diye sordu, tüm resmiyetleri yok sayarak.

Uzatmadan sonuca odaklanan biri olmalıydı. Bu işime yarardı.

"Cin tonik," dedim.

Buraya ilk kez geldiğimi kavraması için etrafta bakışlarımı gezdirirken yüzümdeki aptal gülümsemeyi bir an bile kesmedim.

Siyah peçetenin üzerine bıraktığı bardağı önüme sunduğunda pipeti tutup içkinin içinde çevirdim. Bakışlarım bu kez barmenin üzerindeydi ve yanaklarıma kas gevşetici sürmüşüm de asla kontrolü ele alamıyormuşum gibi sırıtmaya devam ediyordum.

"Adın?"

Başını hafifçe yukarı doğru ittiğinde elindeki beyaz kurulama bezini omzuna atmıştı.

Kırmızı HaziranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin