Su, sabah uyandığında uykusuzdu. Sabah ezanıyla eve gelmişti. Biraz kestirmek istedi. Rüyaları, rahat bir uykuyu ona çok gördü. Ateş'i, evin beyinin öfkesini, takipçinin onu arabayla ezişini... Gözlerini açtı. Rüya oldukları için şükretti.
Evin beyini yakalayıp izin alması için sabah dokuzdaki kahvaltıya yetişti. Hemen sonra sınav için okula gitmeliydi.
Kapısını kontrol etti. Kilit açılmıştı. Evin beyiyle yapacağı konuşma onu ruhsal bir gerginliğin içine sokmuştu. Banyosuna geçti. Uykusunu açmak için yüzüne soğuk su çarptı. Havluyla kurulanırken aynada kendine baktı. Yine de dudaklarında tatlı bir kıvrılma, yanaklarında gül rengi bir pembelik vardı. Akşamki randevu için sabırsızdı. Suçlu hissetmiyordu tuhaf biçimde. Bir yabancıya duyduğu merak onun duygularını yükseltti.
Ateş'i sadece iki kez görmüştü. Toplamda bir ya da iki saat... Ama sıcacık mavi gözlerini, kendinden emin gülüşünü, kalın sesini zihninden çıkaramıyordu.
Akşam gitmese Ateş kimliği için mecbur ona ulaşacaktı. Telefonunu vermezse hırsız damgası yiyecekti. Şahitleri de vardı. Getirmek zorundaydı, ama ne zaman? Adamı görmek için ne kadar bekleyecekti? Havluyu bıraktı ve üzerini değiştirmek için acele etti.
O gece gitmeliydi.
Annesi çayları doldururken, evin beyi de gazete okuyordu. Masaya geçtiğinde adam ona şöyle bir bakıp gazetesine döndü.
Su, tereyağında pişen yumurtasını çatalıyla dürttü. Konuyu nasıl açacağını düşünüyordu.
"Yumurtaya işkence etmeyi bırak."
Gazetesiyle ilgilenen adama baktı. Konuya direkt girerse asla izin vermeyeceğini biliyordu. Çok kolay sinirleniyordu. Çoğu zaman damarına basıyordu ama o gün uysal davranacaktı.
Telefonunu almak için.
Kalbi uzaklardan fısıldadı. Ateş'i görmek için...
"Dün gece haddimi biraz aştım özür dilerim."
Annesi ve evin beyi şaşkınlıkla ona baktılar. Su her zaman asi bir kız olmuştu ve genelde özür dilemek yerine olayın unutulmasını tercih ederdi. O sırada kurallara uyduğunu gösterse de penceresinden ip sallandırmayı ihmal etmezdi.
O gece kaçmak yerine en azından dışarıda olduğunu bilmelerini istedi. Genelde geceleri kızlarla oturuyordu. Sakladığı tek şey Laçin'e gidişi olmuştu. O gece dışarıda bir yabancıyla olacaktı. Başına bir bela gelmesin diye dakika başı dua etmeyi bırakmıyordu zaten. Elbette bu durumu onlara anlatamazdı ama vicdanını biraz rahatlatmak istedi.
"Kazayı size söylemem gerekirdi. Sadece telaşlanmanızı istemedim. Yıldız Teyze'ye durumu anlattık."
Mehmet Bey onu dikkatle süzdü.
"Hayırdır, sen özür dilemezdin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bana Getiren Kusursuz TEVAFUK (+15)
Teen FictionAnadolu'nun küçük şehri Çorum'da yaşayan Su Parlak herkes gibi sıradan bir hayat sürdüğünü düşünüyordu. Bir gün araba kazasından kurtuldu ve Ateş Çukur ile tanıştı. Bu adamı düşünmesine gerek yoktu çünkü kader onları tehlikeli yolda birlikte yürüme...