Seni Bana Getiren Kusursuz TEVAFUK (+15)

16

Kalın bir erkek sesi onları toparladı.

"Bakar mısınız?"

Su hızla döndü.

Ateş, kızı yavaşça arkasına doğru çekti. Elleri aşağıda tetikteydi.

Çok uzun boylu ve atletik vücutlu bir adam tam karşılarında duruyordu. Kalın bir kaşkolla kapattığı yüzü seçilmiyordu. Su, yan gözle gölgelerdeki adamı aradı ama yoktu. Sanırım tam karşımızda.

"Affedersiniz. Taksiciye beni Kentpark'a götürmesini istemiştim fakat daha önce gittiğim parkın burası olmadığından eminim."

Ateş konuşurken adamın ellerine de bakmayı ihmal etmiyordu. "Şehrin diğer ucunda kaldı."

"Yaa... Kahretsin." Adam başını sağa sola sallarken kıza baktı. "Çorum'u bilmiyorum ve otelimden de uzaktayım sanırım."

Gençler cevap vermedi.

"Taksicileri aradım hepsi doluydu. Yakınlarda ısınmak için bekleyeceğim bir kafe de yok."

Su, adamın zararsız olduğuna karar verdi. Belli ki yanlış yere getirilmiş, çarşıdan ve otellerden uzakta kalan bu parka terk edilmişti. İçindeki vicdani ses yardım etmesi gerektiğini fısıldadı.

"Burada misafirlere iyi davranılır. Sanırım taksici sizi yanlış anladı. İleride bir kafe var fakat biraz yürümeniz lazım."

"İnanın yürüyemeyecek kadar bacaklarım donmuş durumda." Gülerken göz kenarları kırıştı.

"Sizin için üzüldüm. Biraz daha beklerseniz taksi gelecektir."

Adam onların yüzünü inceledi. Genç kız samimi görünüyordu. Adam ise dimdik, tetikte ve küçücük bir harekette üzerine atlayacak bir aslan kadar yırtıcı...

"Sanırım sizi rahatsız ettim, üzgünüm."

Kızın yanakları al al oldu. Fısıldadı. "Sorun yok."

"Sizden bir şey rica edebilir miyim? Sanırım arabanız var. Beni en azından otelime kadar bırakabilir misiniz?"

Genç kız adamı süzdü. Araba uzaktaydı. Onları nasıl görmüştü?

Ateş bir anda öne çıktı.

"Ne istiyorsun? Ahlak bekçiliği yapmıyorsun. Öyleyse neden bizim müsait olmamızı beklemedin?"

Adam şöyle bir güldü. "Yanlış anladınız, ben sadece çok üşümüştüm."

Su, Ateş'e doğru konuştu.

"Zor durumda kalmasa gelmezdi."