Gençler ortamdan kopmuştu. Bunu fark eden Arda ayaklandı.
"Ne içersiniz?"
Su nefes nefeseydi. Az önceki hisler gerçek miydi? Gerçek manada adamın kollarında kendini kaybetmişti. Sıcacık parmaklarını, tutkulu bakışlarını hala teninde hissediyordu. Dudakları aralandı.
Ateş'in kalbi göğüs kafesini zorladı. Adeta yerinden fırlayacaktı. Kızın yumuşacık kıvrımları avuç içlerini yaktı kavurdu. Dokunmak için deliye döndü. Dolgun ve ıslak dudaklarında ruhunu teslim edebilirdi. İpeksi saçları parmak aralarını gıdıklasın istedi. Onu ne kadar zamandır arzuladığını bilmiyordu. Sadece alaza dönen varlığına bir damla su istiyordu. Bu da sadece karşısındaki kızdaydı. Tamamen hissediyordu.
Kız sonunda konuşabildi. "Ben bir şey almayayım."
"Kendime kahve yapacaktım zaten. Sade, üçü bir arada ya da sadece sütlü?"
"Şey... Seni fazla yormayalım. Ateş nasıl içerse aynısından olsun."
Arda şaşkınlıkla adama bakakaldı. "Ateş." Gözlerini kırptı. "Benimle mutfağa gelir misin? Ateş."
Genç adam titreyerek ayaklandı. Biraz daha kalırsa ikisi de kendini kaybedecekti.
Onların gidişini seyreden kızın aklına sonunda Pınar ve Semra geldi. Telefonunu aldı ve hızla mesaj yazdı.
"İyi misiniz?"
Pınar her cümlesinin sonuna ünlem koyduğuna göre çıldırmış olmalı, diye düşündü.
"Su, neler oluyor! Neredesin! Seni aramak istiyorum! O adam da kimdi! Hemen dön bana!"
Gözlerini açan genç kız, derin bir nefes aldı. Aslında arayıp durumu açıklamak istiyordu. Fakat Pınar bazı zamanlar zor sorularla insanı bunaltıyordu. Ve kız, cevap veremeyeceği sorular karşısında sıkışmayı istemiyordu.
Son bir saat içinde olanların özetini geçti. Bulunduğu yeri çevreyi bildiği ölçüde anlattı. İyi olduğunu, yarın görüşebileceklerini de mesajın sonuna ekledi.
Pınar, "Senin orada ne işin var? Lütfen Semra'ya gel!" mesajından bir dakika sonra bir mesaj daha attı. "Ya da orada bekle. Dışarıdaki adamın niyetini bilmiyoruz. Mehmet Amca ile konuşacak mısın?" Su cevap vermek için yeltendiğinde bir mesaj daha geldi. "Bence artık söylemeliyiz. Belki de peşindeki adam takipçinin kendisiydi. Sonuçlarına katlanabiliriz. Nasılsa sakinleşecektir."
Su'nun stresten başı ağrımaya başladı. Evin Beyine tüm bunları nasıl açıklardı? Okula gitmesi bile böyle zorken, eve hapsolacaktı. Okulun bitmesinden belki de korkan tek kişiydi. İş bulana dek adamla aynı evde duracaktı. Gündüzleri çalışıyor olsa da emekliliği yakındı ve Su'nun tepesine bir zebani gibi dikileceğinden emindi. Birkaç kez evlenmeyi bile düşünmüştü. Aslında idealleri olan, genç yaşta yuva kurmayı, çocuk sahibi olmayı istemeyen bir kızdı. Tabii hayat şartları herkese aynı koşulları sunmuyordu. Ama kiminle evlenecekti? Neredeyse hiç erkek arkadaşı olmamıştı. Üniversitede birkaç kişiyle görüştüyse de kafayı sadece Serdar'a takmıştı. Artık O da yoktu. Gerçi olması bir şeyi değiştirmezdi. Tabiri caizse onun derdi dağları aşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bana Getiren Kusursuz TEVAFUK (+15)
Novela JuvenilAnadolu'nun küçük şehri Çorum'da yaşayan Su Parlak herkes gibi sıradan bir hayat sürdüğünü düşünüyordu. Bir gün araba kazasından kurtuldu ve Ateş Çukur ile tanıştı. Bu adamı düşünmesine gerek yoktu çünkü kader onları tehlikeli yolda birlikte yürüme...