Burnuna ulaşan sert kolonya kokusuyla gözlerini araladı. Siyah bir tavanla karşılaştı. Hareket etmeye mecali yoktu. Arkadaşının sesini işitti.
"Uyandı!"
Tahir'e baktı. Adamın gülüşü kara gözlerini aydınlattı.
"Hoş geldin dostum!"
Kurumuş dudaklarını yaladı.
"Ne oldu?"
"Operasyon tamamlandı. Rehineleri aldık."
Yutkunmaya çalıştı. "Peki... Ben... Nasıl?"
Tahir güldü. "Kurşun geçirmez yelek dostum. Neyse ki göğsüne ateş etti. Ya güzel gözlerine gelseydi?"
Ateş de gülümsedi. Arkadaşının verdiği bir şişe suyu içti. Zihni canlanmayı sürdürdü. Doktor onu kontrole geldi. Adam siyah tavana baktı. Bir saniyeden de kısaydı ölüme kavuşmak. Aldığın nefesi vermemek de vardı nasipte. Son yudum suyunu içmemek de. Dönünce yaparım dediğin her şey yarıda kalırdı. Tek saliseyle küle dönerdin. O yüzden... Hemen Çorum'a gitmeliydi.
Operasyon sona erdi. Onları almak için gelen beş geniş arazi aracından üçüne rehineler bindi. Ateş, silahını omzuna geçirdi ve yaslandı. Çok uzaklardaki dağların ardından güneş doğmak üzereydi. Bir an sıcak güneş ışınlarını yüzünden hissetmek istedi. Göz kapakları yarıya indi. Bir an bakışlarının önüne Su'nun masum çehresi düştü. İstemsiz bir gülüş belirdi dudaklarında.
"Neye sırıtıyorsun öyle?"
Konuşan en yakın dostu Tahir'den başkası değildi. Onunla Polis Akademisi'nde tanışmışlardı. O günden beri de ayrılmıyorlardı.
Polis Akademisi'nden mezun olup Ankara'ya atandı ikisi de. Meslekte parlayan iki güçlü erkek hemen göze çarpardı. O sıralar sosyal medyanın gücüyle ortaya çıkan durum: Her takım elbiseli dürüst değildir. Mafyalara, kaçakçılığa, uyuşturucuya, teröre destek veren sayısız polis, belediye başkanları, valiler vardı. Yüzyıllardır var olan casusluk emniyete de sızmıştı. Her adımı takip eden bu insanlar tüm kirli işi yapıyordu. Çoğu zaman onları yakalamak güçtü. Devreye dokunulmazlık girince milletvekili gibi yüksek makamlı adamları kıstırmak imkansız hale geliyordu. Delil toplamaya çalışmak da cabasıydı.
Çepnik, bu yüzden kurulmuştu. Onunla tanıştığında çok heyecanlıydı. Devlet tarafından gizli tutulan bu örgüt adını savaşçı bir Türk boyundan alıyordu. Ne zaman bu ismi düşünse kanındaki milliyetçi duygular kabarıyordu.
Sadece on polis, bir müdür ve arkalarını toplayan üç kişi vardı bu örgütte. Devlet her türlü imkanı sağlıyordu. Maddi ve manevi yönden destekçiydi. Yetiştirdikleri Çepnik Askerlerinin, kendi aralarında böyle söylüyorlardı, dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırılmıştı.
Ama hayat hiçbir plana uymazdı. Onlar da birer insandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bana Getiren Kusursuz TEVAFUK (+15)
Teen FictionAnadolu'nun küçük şehri Çorum'da yaşayan Su Parlak herkes gibi sıradan bir hayat sürdüğünü düşünüyordu. Bir gün araba kazasından kurtuldu ve Ateş Çukur ile tanıştı. Bu adamı düşünmesine gerek yoktu çünkü kader onları tehlikeli yolda birlikte yürüme...