45

178 27 0
                                    

'Demek evlendin küçük sevgilim. Hayırlı olsun mu demeliyim? Çorum'a geleceğini biliyordum. Nerede kaldığından haberim var. Yarın gece 1'de evin köşesinde seni bekleyeceğim. Gelmezsen annen yarın sabah haberlerinde evin kundaklandığını okur. Kimseye anlatmayacağını biliyorum. Sen akıllı kızsın. Yoksa sevgili kocan, tıpkı arkadaşın gibi genç yaşta geberir.'

Kanı dondu. Ağzından derin derin soludu. Gözleri ise, korkuyla odanın içinde gezindi. Birden ayaklanıp pencere kenarına geçti. Perdenin gerisinden sokağa baktı. Karanlık evleri ve arabaları sokak lambası aydınlatıyordu. Kış vaktiydi. Saat geç olmuştu. Görünürde kimseler yoktu. Köşedeki parkta bir karartı gördüğünü sandı. Kısılmış gözlerini oraya dikti. Hiçbir şey yoktu. Bu korkuyla ömür geçmezdi. Mehmet'in yakalanması gerekiyordu. Yoksa hep tetikte olacak, gittiği yerlerde huzursuz hissedecek, yediği yemek bile zehir olacaktı.

Belki de gitmeliydi. Onunla nasıl baş edecekti peki? Polislere söylese... Kocası da polisti. Emniyette tanıdıkları var demişti Ateş. Ya gerçekten zarar verirse ona?

Telefon elinde biraz düşüncelere daldı. Yarına kadar bekleyemezdi. Mesajın geldiği saate baktı. Yarım saat önce atılmıştı. Zaman durmuş gibi kalakaldı bir an. Nefes dahi almıyordu. Bir karar vermesi gerekiyordu. Büyük acılar, iz bırakmadan yok olmazdı.

Mesaj bölümünü açtı. Gayet anlaşılır bir yazı yazdı.

'Bir saat içinde burada ol.'

Yaklaşık on beş dakika cevap gelmedi. Kafasındaki planı tamamlıyor olmalı, diye düşündü. Bedenini bir titreme kapladı. Elleriyle kendini sardı. Yaşları sicim gibi akmaya başladı. Onunla olmaktansa ölmeyi yeğlerdi. O zaman kimseye zarar veremezdi. Tehdit olamazdı. Annesi güvendeydi biliyordu. Kafayı sadece ona takmıştı.

"Sadece bana..." diye fısıldadı yaşları arasından.

Telefon titredi.

'Parktayım küçük sevgilim. Acele etsen iyi olur.'

Su korkarak başını uzattı. Stresten dudaklarını yaladı. İşte, oradaydı. Onu görebiliyordu. Daha çok ağlamaya başladı.

Fazla seçeneği yoktu. Ya Ateş'le beraber öleceklerdi ya sapık adama gidecekti ya da kendini öldürecekti. Sözde her şeyini kaybetmiş bu adamın gücüne şaşırdı.

Mutfağa yürüdü dalgın düşüncelerle. Dolaba uzandı yavaşta. Cebine sığabilecek keskin bir bıçak aradı gözleri. Bulduğunda hemen almadı onu. Başka bir seçenek daha geldi aklına.

Adamı öldürecekti.

Bıçağı kavradı. Dış kapıya yöneldi.

Mehmet Bey bir dal ot yaktı. İçine çekti. Ciğerlerine ulaşan zehir ona hazzı yaşattı. Üvey kızı Su onu çağırınca bir saniye düşünmeden çıktı yola. Kız çok zekiydi biliyordu. Mutlaka bir plan oluşturmuştu. Önemi yoktu. Kafasına koymuştu. Alt edecekti onu. Çoğu adamı ona sırt çevirmişti. Sadece ikisi sadıktı hala. Yılmaz ve Cenk'e baktı. Biraz ileridelerdi. Bir baş selamı verdi ikisine de. Her şeye hazır olun bakışıyla...

Kız, bir polisle evlenmişti. Hangi arada tanıştılar haberi yoktu. İşlerine o denli yoğunlaşmıştı ki, baskı yaptığı kızın bir sevgilisinin olduğunu anlamamıştı bile.

Fotoğrafını görür görmez polisi tanıdı. O gece suratını dümdüz eden adamdı bu. Elinden kaçmasa belki hastanelik edebilirdi onu. Genç, yakışıklı ve diri bir adamdı. Neyse ki şans ondan yana olmuştu da kaçmıştı.

Genelevinde çalışıp patrondan torpilli bir kadın vardı. Ara sıra onun evine giderdi. Kaçtığı geceden beri de orada kalıyordu. Herkes tarafından ne iş yaptığı bilinen bir kadının evine kimse bakmazdı. Karısı artık yaşlanmıştı ve hiç çekici gelmiyordu. Üvey kızı da iyice güzelleşmişti. Yıllardır bir yolunu arıyordu kızı kendine almak için. Su ise adamı net şekilde anlıyordu. Belki bakışından belki bir sözünden bilmiyordu.

Otundan bir nefes daha çekti. Afyon'a gittiği zamanı hatırladı. Gençti, kanı deli akıyordu. Su'yu sokakta oynarken görmüştü ilk kez. Uzun siyah saçlarını attırarak koşuyordu. İri siyah gözleri de birer elmas gibi parlıyordu güneşin altında. Büyüdüğünde Cleopatra gibi güzel olacaktı. Vuruldu orada kıza. Belki hemen evlenemezdi ama ona bir şekilde sahip olmalıydı. Annesi dul bir kadındı. Üstelik köyde de adı çıkmıştı. İşte fırsat demişti kendine. Kadınla evlen, kıza sahip ol. Biraz büyüyünce de basarsın nikahı.

İşler istediği gibi gitmedi. Kıza başta şefkatli davranarak güvenini ve sevgisini kazanmak istedi ama içindeki hayvani duygu onu esir alıyordu. Bir gün mahrem yerlerinde dolaştı eli. Kız karşı koymasa tecavüz bile edebilirdi. O günkü düşüncelerini hatırlayınca titreyerek bir nefes daha aldı otundan. O kızı istiyordu. Parası vardı, istediği kadınla oluyordu. Belki de kızın imkansız olması ya da onu istememesi çığırından çıkarmıştı onu.

Birkaç gün ortalıklarda görünmeyince bir şekilde eve ulaşır, ailemi alıp oradan kaçarız, anasını boşar kızını alırım diye düşünmüştü. Su'nun evlenip annesiyle gittiğini duyduğunda çılgına döndü. Duvarları yumrukladı. Bir hayvan gibi evdeki kadına saldırdı. O gece hiç uyumadan düşündü. Açılmamış goncasına başkası dokunmuştu demek. Ama kimseye bırakmayacaktı onu. Nasılsa terk ettiği şehre dönecekti. Arkadaşı Pınar'ın ölümü ya da bitmemiş okulu yüzünden bir şekilde dönecekti.

Uyuşturucu şebekesinden milyonlar kazanmıştı. Tüm parasını yol üstündeki bir köye saklamıştı. Bir mezarlığa... Belki abartılıydı yaptığı ama işini garantiye almıştı. Bir gece kimse görmeden alacaktı o parayı. Parası oldukça, köpeği de çok olurdu.

Şimdiki planı cebindeki silahıyla Su'yu kaçırmaktı. Bir yerden araba bulmuştu. Sahte kimlik yaptırmak zor olmadı. Kıza bile hazırlatmıştı. Onu bayıltıp arka koltuğa atardı. Soran olursa da uyuyor derdi, bu kadar basit! Sonra ver elini yurt dışı!

Kızın kaldığı eve baktı. Son bir nefes çekti otundan. Yüzüne hain bir gülüş yerleşti. Öyle ya da böyle istediğini alacaktı!

Su, adamı karşısında görünce korkudan ölecekti. Mehmet, bir ağacın arkasına saklanmıştı. Korkak, dedi içinden. Şeref yoksunu bir korkak! Adam gölgelerden çıkıp ona baktığında şaşırdı. Sakalı ve bıyığı uzamıştı. Saçlarını kazıtmıştı. Üzerinde kot pantolon ve deri bir ceket vardı. Uzaktan görse tanımazdı. Kılık değiştirme işinde başarılıydı. Yine de tiksinerek baktı ona. Nefret ediyordu namusuna göz dikmiş bu adamdan. Annesiyle evlenip onların kimsesizliğini fırsat bilen bu adama karşı bir gram merhamet hissetmiyordu.

Mehmet ona gülümsedi. "Hoş geldin küçük sevgilim."

Seni Bana Getiren Kusursuz TEVAFUK (+15)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin