Su, yılbaşından bir gün önce Semra ile beraberdi. Sınavlar bitmişti. Tatildelerdi. Sırtlarında battaniye, ellerinde sıcacık birer kahve... Cam kenarında karşılıklı konuşlanmış iki koltukta oturmuşlardı. Tek bir sözcük çıkmıyordu dudaklarından. Ufacık bir ses çıkaracak alet açılmamıştı evde. Sessizlik hakimdi uzun süredir kalplerinde olduğu gibi...
Evin beyi iki gün önce seyahate çıktığını söyleyerek gitmişti. Annesi de komşudaydı. Su, iki gün sonra değişecek hayatlarını düşünüyordu. Annesini alıp nereye gidecekti? Daha doğrusu evden ayrılmak için onu nasıl ikna edecekti? Uyuşturucu kaçakçılarının içeride çok yatmadığını duymuştu. Annesinin, inatla evde kalıp evin beyini bekleyeceğini biliyordu. En azından kendisiyle alakalı bir plan yapmalıydı. Bu zehirli sarmaşıktan arınmalıydı.
Semra'nın titrek sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. "Onu-" Çenesi oynadı. "Gördüğünde nasıldı?"
Arkadaşıyla göz göze geldi. Neyi sorduğunu şıp diye anladı. Daha önce bunu konuşmamışlardı. Semra'nın buna hazır olmadığını biliyordu. Kendisi de o görüntüyle uzun süredir yaşıyordu. Bardağında kalan sıvıyı da bitirdi. Bardağını sehpanın üzerine bıraktı.
"Bunu konuşmak istemiyorum."
"Lütfen," diyerek yalvardı. Sonradan çıkan sesi ise hayli cılızdı. "Bilmek istiyorum. Pınar," Güçsüz dudaklarına bir damla indi gözlerinden. "Onu çok özlüyorum. Nasıl göründüğünü bilmeye hakkım var."
Onu yaralamayı asla istemezdi.
"Bir melek gibiydi." Diyebildi. Yalan da değildi aslında. Masum yüzünde ölümden bir iz yoktu adeta. Uykuya yeni dalmış bir bebek gibiydi.
Semra'nın dudakları kıvrıldı fakat gözleri durgundu. "O, her zaman bir melekti. Hırçın bir melek... Ama böyle bir sonu hak etmedi." Avcunda sakladığı peçeteyi acıları silmek ister gibi yüzüne değdirdi. "Çoğu insan bunu hak etmez."
"Öyle... Dünya adil bir yer değil."
Pınar'ı, annesini, kendi hayatını, Semra'yı düşündü. Onlar gibi farklı acılarla imtihan edilen insanlar vardı. Kızın sorusuyla düşünceleri dağıldı.
"Düzelmeyecek değil mi?"
"Biz düzeleceğiz."
"Yeteri kadar değil ama... Kalbim hep ağrıyacak bunu hissediyorum. Nereye gidersem gideyim onun hayali peşimi bırakmayacak."
Su sessizliğini korudu.
"Ama sen..." diyerek arkadaşına döndü. "Sanırım yaşamına devam etmek için birini buldun." Yüzündeki kederi, mutluluk bastırdı.
Su gülmeden edemedi. "Ateş'ten mi bahsediyorsun?" Kız başını sallayınca sözlerini sürdürdü. "Belki sana çılgınca gelecek. Acele ettiğimi düşüneceksin ama kalbimin büyük kısmını doldurdu."
"Emin ol, seni anlıyorum. Bunun adı aşk... Sizin kaderinizi yazan Allah, kusursuz bir tevafukla yollarınızı kesiştirdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bana Getiren Kusursuz TEVAFUK (+15)
Teen FictionAnadolu'nun küçük şehri Çorum'da yaşayan Su Parlak herkes gibi sıradan bir hayat sürdüğünü düşünüyordu. Bir gün araba kazasından kurtuldu ve Ateş Çukur ile tanıştı. Bu adamı düşünmesine gerek yoktu çünkü kader onları tehlikeli yolda birlikte yürüme...