Su ve annesi önce Afyon merkezde buluştular. Sonra köye giden bir minibüse bindiler. İkisi de fazlasıyla sessizdi. Nurten Hanım, bir kocasını daha kaybetmişti. Ama bu kez yas tutmuyordu. Aksine seviniyordu. Üstelik kızını kaçırmaya çalıştığını duyduğunda neredeyse Çorum'a gidecekti. Ama elinden bir şey gelmiyordu. Sadece boşanacaktı ve kızıyla büyük bir tazminat davası açacaklardı. Su'nun söylediğine göre fazlasıyla paraları olacaktı.
Köyden ayrılalı yıllar olmuştu. Anne ve babasından haber alamamıştı. Çoğu kez gitmek istemişti ama hiç cesaret edememişti. Komşulara bile ulaşmamıştı. Köyden kaçan birini kimse sevmez diye düşünmüştü. Kızının ısrarıyla çıkmıştı yola. Telefonda her şeyi anlatmıştı. Ağlamaktan hıçkırıyordu artık.
"Biz kimiz anne? Atalarımız kimler? Başkalarının gölgesinde yaşamak istemiyorum. İleride bir çocuğum olursa ona anlatacak güzel bir hikayem olsun istiyorum."
Omzunda uyuyan kızına baktı. Siyah saçları yüzünün bir kısmını kapatmıştı. Gencecik yaşına rağmen büyük hüzünler görmüştü. Kaderi, onunkinden farklı olmalıydı. Ateş onu seviyordu. Kibardı. Vicdanlıydı. Ufak bir pürüzden bitmemeliydi. Ufak diyordu, çünkü affedilmez nice suçlarla karşılaşmıştı. Aşk, her şeyi affetmezdi. Ama çoğu şeyi görmezden gelebilirdi.
Araba köyün meydanında durdu. Su, esneyerek kalktı.
"Geldik mi?"
Yaşlı kadın, meydandaki dükkanlara, kaldırımlara baktı. Çocukluğu, genç kızlığı, evliliği geçti gözlerinin önünden. Terk ettiği için pişman olmuştu. İnsanların ne söylediği neden bu kadar önemliydi? Bu hayat onundu. Başını yastığa rahat koymak mühimdi. Vicdanın sesi, huzurlu olmalıydı. Bir gün kalpleri kararmış insanlar susardı. Keşke, dedi içinden. Gitmeseydim. Kızımı da kendimi de belirsiz bir hayata itmeseydim.
"Annecim?"
İç çekti. "Haydi inelim."
Kar durmadan yağıyordu. Ayakları kar içinde kaldı. Yürümekte biraz zorlandılar. Dışarıda oynayan çocuklara baktı. Kızı heyecanla atıldı.
"Ben burayı hatırlıyorum anne! Çocuklarla kar topu oynardık!" Yüzünü gökyüzüne çevirdi. Kar tanelerine gülümsedi.
Kızının mutluluğu kadına da geçti. Gülümsedi. Buğulu bir görüntünün ardından fark etti. Ailesinin evi oradaydı. Köy zaten çok küçüktü. Her yer birbiriyle bağlantılıydı. Biraz ileride de kocasıyla yaşadığı ev vardı. Kıpırdamakta zorlandı.
"Nurten! Sen misin? İnanamıyorum, döndün mü?"
Yaşlı kadın şaşkınca döndü. Çocukluk arkadaşı Nazife ona bakıyordu. Nazife sarıldı. "Yıllar oldu. Dönmezsin sanıyordum. Ne çok özlemişim seni! Yerini de bilmiyorduk ki bir şeyler yazalım!"
Yaşlı kadın güldü. Kadının sıcaklığı, kokusu ona geçmişi hatırlattı.
"Ah, Nazife! Ne kadar özlemişim seni!"
"Bu genç kız Su mu yoksa? Ne kadar güzel olmuşsun! Evlendin mi, okudun mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bana Getiren Kusursuz TEVAFUK (+15)
Teen FictionAnadolu'nun küçük şehri Çorum'da yaşayan Su Parlak herkes gibi sıradan bir hayat sürdüğünü düşünüyordu. Bir gün araba kazasından kurtuldu ve Ateş Çukur ile tanıştı. Bu adamı düşünmesine gerek yoktu çünkü kader onları tehlikeli yolda birlikte yürüme...