Ateş, emniyete taşıyacakları adamı taksiye bindirdi. Son kez eve baktı. Yuvam dediği, karım dediği, geleceğim dediği kızı orada bırakırken içi daraldı. Bir gün, dedi içinden. Bir günden sonra artık benimsin.
Emniyetteki işi bitince Serdar'la beraber Arzu'nun annesi Türkan hanımı ziyarete gittiler. Derme çatma eski bir evde yaşıyordu yaşlı kadın. Kimsesi kalmamıştı orada. Babası Çorum'a inşaat için geldiğinde görmüştü onu. Kendi annesini boşayıp onunla evlenmişti. Başındaki siyah yazmaya, yüzündeki yorgun çizgilere rağmen çok güzel görünüyordu. Bembeyaz yüzü, açık kahverengi gözleri, biçimli burun ve ağzıyla güzel bir kadındı.
Serdar, poşet dolusu yiyeceği mutfağa bıraktı. İçine de bir miktar para koymuştu. Sonra oturma odasına geçti, kadına sarılıp ağlamaya başladı. Arzu ölmeden hemen önce tanışmışlardı. Kadın bu durumu hoş karşılamamıştı. Ona kendini sevdireceğine söz vermişti Serdar. Çok geçmeden de sevdiği gitmişti. Evet, Türkan Hanım benimsemişti artık adamı. Her şeyini küçücük bir çukura koydukları sırada, benim oğlumsun artık, demişti.
"Türkan anne... Dayanamıyorum Türkan anne... Onsuzluğa dayanamıyorum."
Yaşlı kadın da hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bir sevgilinin yeri belki dolardı ama evladın yeri asla dolmazdı. Bu sözleri kendine saklayarak adamı sıkıca sardı.
Ateş de Türkan anne diyordu kadına. İyi bir kadındı. Öz annesi ve babasının ayrılmasının suçunu ona atamazdı. Çünkü babasının anlattığına göre, boşanmadan doğru düzgün konuşmamıştı bile babasıyla. Boşandığını öğrenince de üzülmüştü. Ama çok sevmişti o da kocasını. Ateş, babasını bilirdi. Ne olursa olsun merhametli bir adamdı. Uzakta da olsa öz oğlunu okutmuştu. Ölene kadar da hep destekçi olmuştu. Böyle bir adama sırt çevirmek yakışmazdı.
Kadın biraz sakinleşince gençlere çay koydu.
"Nasılsın Türkan anne, bir eksiğin var mı?"
"Yok evladım." Gülümsedi. Yüzündeki yorgun çizgiler çoğaldı. "Hem Serdar oğlum her ihtiyacımı görüyor."
Serdar "Seni bizim eve aldıracağım." Diye atıldı.
"Olmaz kuzum! El alem ne der!"
"Annem, el alemi boş ver... Mutfaktakilere iş öğretirsin biraz."
Kadın güldü. "Onu yaparım da... Sen beni gördükçe hep kızımı hatırlarsın. Hayatına devam etmen lazım."
Serdar, kadının ellerini tuttu. "Bir şekilde devam edeceğim sana söz." Başını eğdi. "Hem sen gelmesen de ben Arzu'yu unutamıyorum ki... Belki kızacaksın bize ama... Biz birbirimizi çok seviyorduk. Evlenmeyi düşünüyorduk." Gözleri doldu. "Sana da bir ev bakacaktık. Arzu'm seni böyle bıraktığımı görseydi bana çok kızardı. Gel be annem, kırma beni... Arzu'mdan emanet bir sen varsın, bir de..." Kazağını sıyırdı. Bileğine doladığı şalı gösterdi. Kız gittiğinden beri çıkarmıyordu. Yeri adeta adamın kolu olmuştu.
Türkan Hanım, kızının şalına baktı. Sözcükler düşünmeden döküldü ağzından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bana Getiren Kusursuz TEVAFUK (+15)
Teen FictionAnadolu'nun küçük şehri Çorum'da yaşayan Su Parlak herkes gibi sıradan bir hayat sürdüğünü düşünüyordu. Bir gün araba kazasından kurtuldu ve Ateş Çukur ile tanıştı. Bu adamı düşünmesine gerek yoktu çünkü kader onları tehlikeli yolda birlikte yürüme...