Uçakları Yunan adalarından birine iniş yaptığında Aslı’nın heyecanı doruk yapmıştı.
“Sürpriz bu mu? Tatilimizi Yunan adalarında mı geçireceğiz?” diye sordu. Faruk başını olumsuz anlamda sallayarak “Hayır.” dedi.
Aslı sabrının sınırlarına geldiğini anlatmaya çalışarak
“Of aşkım ne kadar sırcıymışsın. Şu sürprizin ne olduğunu söylesen ölmezsin.” dediğinde kocası burnunun ucuna bir buse kondurarak “Gel uçaktan inelim.” diyerek karısının elinden tutup uçağın çıkışına yönlendirdi.
Uçaktan inip havaalanının içinden geçtiler. Havaalanından çıktıktan sonra bir taksiye bindiler. Faruk taksiciye limana gitmek istediklerini söyledi. Geçtikleri yerler çok güzeldi. Aslı uçak inerken bir adada olduklarını anlamıştı ama nerde oldukları hakkında hiçbir fikri yoktu. Faruk limana yaklaşınca taksiyi durdurdu ve indiler. Aslı gelinlikle çok rahatsızdı. Ama bunu Faruk’a söylemek istemedi.
“Nerede olduğumuzu da söylemeyecek misin?”
“Girit adasındayız. Gel” diyerek elinden tutup onu bir mağazaya soktu. Uçağa binerken ellerinde hiçbir şey yoktu. Fakat inerken Faruk eline küçük bir valiz almıştı. Aslı o kadar heyecanlıydı ki bu küçük detayı fark edememişti. Genç adam mağazadaki bayan ile bir müddet konuştuktan sonra elindeki çantayı Aslıya uzatarak “Şuradaki kabinlerden birinde giyinebilirmişsin” dedi.
Aslı’nın şaşkın bakışları Faruk ve elindeki valiz arasında gidip geldikten sonra Faruk’un sesiyle kendine geldi.
“Hadi ama biraz acele et. Limana gitmeden birazda Girit’i gezmeye vaktimiz kalsın.”
Bu sözlerden sonra Aslı çabucak kabine girip valizin içinden çıkarttığı kıyafetleri askıya astıktan sonra üstündeki gelinliği çıkarttı. Üzerinden büyük bir yük kalkmıştı. Faruk kapıyı tıklatıp gelinliği ve valizi kendisine vermesini istediğinde kendini geri çekip gelinliği ve valizi dışarı uzattı. Üstünü giymeye başlamıştı ki ayağındaki topuklu ayakkabıları fark etti. O anda kapı tekrar tıklandı.
“Aslı”
“Efendim.”
“Bunu almayı unutmuşsun.”
“Bir şey unutmadım.” dedi. Valizde başka bir şey yoktu ki ne unutmuş olabilirdi.
“Ayağındaki ayakkabıları da ver.” dediğinde Aslı ayakkabıları çıkartarak verdi. Elini geri çektiğinde elinde bir kutu vardı. Bir spor ayakkabı kutusu. Kocası onun yerine her şeyi düşünmüştü. Üstünü giyip ayakkabılarını giydi en son feracesini giyip şalını da başına bağladığında artık hazırdı. Kabinden dışarı çıktığında kocası ona aşkla bakıyordu.
“Hazırsan gidelim.” dedi Faruk Aslı sadece başıyla onayladı sevdiği adamı. Bir saat kadar Girit sokaklarında gezdikten sonra limana gittiler. Hava kararmaya başlamıştı. Orada kendilerini bekleyen sürat motoruyla Girit’ten ayrıldılar. Son bir kez denizden ışıkları yanmaya başlayan adayı izlediler. Bu dünyanın en güzel manzaralarından biriydi. Gece denizde bir mücevher gibi süzülen dev gemiye doğru yaklaştıklarını fark eden Aslı sürprizin ne olduğunu anlamıştı.
“Bu gemi nereye kadar gidiyor.” diye sordu.
“Sen nereye kadar gitmesini istiyorsan oraya kadar gidiyor.” Kocasından duyduğu sözlerle sevinçten ellerini çırpmıştı.
“Yaşasın İspanya’ya gidiyoruz. Peki Malta, Tunus, Roma’ya da uğrayacak mıyız?”
“Evet. Hepsine uğrayacağız. Ve Barselona’ya uğrayıp Malaga’ya kadar gideceğiz.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalpten Kalbe Yol
Romance“Artık koruda yürümüyor musun? Seni hiç görmüyorum.” “Hayır yürüyorum ama daha geç bir saatte” Arhanın içinde var olduğunu bile bilmediği bir yer sızlamıştı. Sanki orada bir cam vardı ve o cam tuzla buz olmuştu. Bu sızıyla normal şartlarda içinde ka...