Yalıda gün her zamankinden erken başlamıştı. İki gelin ve aileleri Ayşe Hanımlarda toplanırken iki damat ve aileleri yalıda toplanmıştı. Aleyna hamileliğinin yedinci ayındaydı. Karnı oldukça büyümüş olmasına rağmen kendini çok hafif hissediyordu. Bütün işlere kendi koşuyordu. Murat bundan oldukça rahatsız hep bir adım gerisinde onu bütün tehlikelerden korumak ister gibi her an tetikte bekliyordu. Ağır olsun hafif olsun hiçbir şey kaldırmasına izin vermiyor hemen koşup elinden alıyordu. Çalışanların sayısı artırılmış olmasına rağmen Aleyna hiç oturmadan ortalarda dolaşmaya devam ediyordu. Murat, Aleyna’nın büyükannenin sözünü dinleyeceğini umarak en son çare olarak soluğu büyükannenin odasında aldı. Kapıyı çalıp içeri girdi.
Odasında pencerenin önündeki koltuklarda arkadaşları ile birlikte oturan kadın içeri giren kişinin Murat olduğunu görünce genç adam konuşmaya başlamadan sordu.
“Oğlum ne bu yüzünün hali kötü bir şey mi var?”
“Şimdilik yok ama büyükanne sen müdahale etmezsen olacak. Aleyna bir dakika yerinde durmuyor. Oradan oraya koşuşturup duruyor. İçimde bir sıkıntı var bu günü kazasız belasız atlatsak Allah’tan başka bir şey istemiyorum.”
“Haklısın oğlum da ben ne yapabilirim? Ben otur desem sanki oturacak. Aynen senin gibi benimde içimde bir sıkıntı var. Sabahtan beridir dua ediyorum inşallah hayır olur.”
“İnşallah büyükanne neyse ben bir umut sana gelmiştim gideyim de bari yardım edeyim biraz yükünü hafifleteyim.”
“Oğlum hazır gelmişken söyle düğün için evden kaçta çıkacağız?”
“Saat şu an on düğün birde başlayacak on ikiyi geçerken çıkarız.”
“Tamam, oğlum sen git karının yanına da bu telaş içinde ona da bebeğe de bir şey olmasın.”
Hayrunnisa Hanımın bu sözlerinden sonra Murat dalgın bir şekilde odadan çıktı. Merdivenlerde Arhan’la karşılaştığında takılmadan edemedi.
“Oğlum ne bu saç sakal birbirine karışmış sen ne biçim damatsın?”
“Sıramı bekliyorum enişte Faruk önce davrandı hemen oturdu berber koltuğuna.”
“Nerdeler?”
“Nerde olacak avluda. Evin bir köşesinde kimseye görünmeden damat tıraşımızı olalım dedik. Karın izin vermedi.” diye sitem etti.
“Sen ablanın huyunu bilmiyor musun da berberi eve çağırıyorsun?”
“Ben biliyorum da Faruk’un babası bilmiyor. Neyse sen beni boşver de git karına göz kulak ol. Çardaktaki misafirlere yemek götürüyordu.”
Arhan’ın ağzından bu sözler döküldüğü anda bahçeden tiz bir kadın çığlığı yükseldi. İkisi de aynı anda bahçeye koştuklarında Aleyna elinde silah olan bir kadının tam karşısında duruyordu. Kadınla arsında iki metreden az bir mesafe vardı. Kadın herkesi
“Kimse kıpırdamasın yoksa ateş ederim.” diye tehdit ediyordu. Bahçedeki herkes nefeslerini tutmuşlar onları izliyorlardı. Çardağın yanında Faruk’un annesi ve babası yerdeydiler kadın baygın yatıyor adam ise kadının başını dizlerinin üstüne almış ayıltmaya çalışıyordu. Murat ve Arhan kadını arkadan gördükleri için kim olduğunu çıkaramamışlardı.
Arhan, Murat’a silahı göstererek kadının elini yukarı kaldırmasını işaret etti. İkisi de sessizce yaklaşıp hamlelerini yaptılar. Murat kadının elini havaya doğru kaldırırken silah patlamıştı. Arhan da aynı anda kadını tutup etkisiz hale getirdi. Ellerini arkasında birleştirip kadını yere yatırdıktan sonra kadının iki hafta önce ablası tarafından işten çıkarılan sekreter olduğunu fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalpten Kalbe Yol
Romance“Artık koruda yürümüyor musun? Seni hiç görmüyorum.” “Hayır yürüyorum ama daha geç bir saatte” Arhanın içinde var olduğunu bile bilmediği bir yer sızlamıştı. Sanki orada bir cam vardı ve o cam tuzla buz olmuştu. Bu sızıyla normal şartlarda içinde ka...