Aleyna’yı sakinleştirip eve geldiğinde Kübra'da Aleyna kadar üzgündü. Arhan'ın gidişinden kendini sorumlu hissediyordu. Bu duygularla odasına çıktı. Önce akşam namazını eda etti sonra yemek hazırlarken halasına yardım etti. Akşam yemeğini yerken, sofrada halasına araba alma düşüncesinden bahsettiğinde halası ona karşı çıktı.
“Eniştenin arabası bahçede üstü kapalı hiçbir işe yaramadan öylece duruyor. Hem oda senin alacağın arabaya benziyor sadece ismi değişik ve biraz daha yaşlı hem yakıtı da ekonomik bir bakım yaptırırsın kullanırsın.” dedi.
Kübra “Bunu kabul edemem” dediğinde. “Halası kesinlikle itiraz kabul etmeyeceğini” söyledi.
“Eniştenin yeğeni isteyip duruyor zaten o kullanacağına sen kullan.” Yeğen dediği kişi eniştesinin amcasının torunuydu. “Hala madem itiraz kabul etmiyorsun bende parasını vermeden kullanmam. Ya parasını verir ruhsatı üstüme alırım. Ya da başka araba alırım.”
“Olur mu hiç öyle şey?”
“Olur, hem de bal gibi olur.”
O dakikaya kadar söze karışmayan enişte “Tamam on bin verirsin bizim külüstüre” dedi. Bu söz üzerine Ayşe Hanım bütün akşam surat astı. Ertesi gün Arabayı alıp eniştesiyle çıktılar. Önce bankaya uğrayıp Kübra para çekti sonra eniştesinin yeğeninin yanına gittiler. Kübra ilk başta hiçbir şey anlamadı. Eniştesi konuşmaya başlayınca ne yapmaya çalıştığını anladı.
“benim… biraz paraya…. ihtiyacım…. var. Arabayı satmak… istiyorum…. Sen talip… olmuştun ne…. kadar verebilirsin…” adamın yüzünün şekli birden değişti.
“Amca benim param yok. Şimdi alamam senin arabanı hem ben kullanmak için istemiştim. Araba yine senin olacaktı ben sadece kullanacaktım. Satın alırım dememiştim sana.” Adam çok sinirlenmişti. O hiç para ödemeden bu arabaya el koyma planları yaparken şimdi satın alması isteniyordu. Eniştesi “Bana on bin lazımdı.” dediğinde Kübra adamın surat ifadesinden her şeyi anlamıştı. Ve lafa karıştı.
“Enişte sen paraya ihtiyacın olduğunu söyleseydin ben senin için kredi çekerdim neden buraya geldik ki hem arabanı satmana hiç gerek yok.” demişti. Eniştesinin ne yapmaya çalıştığını anlayarak.
“Yok… güzel kızım…. Karşılıksız… alamam… senin paranı… bu bana yakışmaz.”
“Ne demek karşılıksız alamam ben artık senin kızın sayılırım bak kırılıyorum ama”
“Tamam, o parayı alırım ama bir şartla arabayı senin üzerine geçiririm. Hem zaten aynı evde yaşıyoruz ha senin olmuş ha benim ne fark eder ki?” Bu sözlerden sonra bulundukları iş yerinden çıkıp arabaya bindiklerinde eniştesi “Bu iyi oldu…. eğer … böyle… yapmasaydım… seni hiç … rahat bırakmazdı…”dedi. Notere gidip satış işlemlerini yaptırdıktan sonra arabayı bakım için sanayiye bıraktılar. Kübra eniştesinin istediği on bini eniştesinin itirazlarına rağmen zorla verdi. Artık bir arabası da vardı.
Ertesi gün arabasını aldı ve aynı gün Faruk onu görüşmek için şirkete çağırdı. Kendisinden birkaç proje isteyen Farukla bir hafta sonra görüşmek için sözleşip ayrıldılar. Arabası uğurlu gelmiş daha ilk gününden bir iş görüşmesi yapmıştı. Dükkânında yaptığı değişikliklerle haftayı bitirdi. Kendisine ofis olarak dükkânın çekme katını hazırlamıştı. Bodrum katı, atölye olarak kullanmaya karar verdi. Atölyesinde ilk çalışması ise orada bulunan koltukların dışını deri kaplayarak değiştirmek olmuştu. Masayı da çiçek desenleriyle süsleyip konsepte uygun bir hale getirip cilaladı. Üstüne de bir cam yerleştirdi. Masayı büro olarak düzenlediği çekme kata koltukları ise girişe yerleştirdi. Büronun son rötuşlarını da yaptıktan sonra videoya çekip Aslıya gönderdi. Videonun altına da ‘Gel burada beraber çalışalım.’ yazmayı da ihmal etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalpten Kalbe Yol
Romance“Artık koruda yürümüyor musun? Seni hiç görmüyorum.” “Hayır yürüyorum ama daha geç bir saatte” Arhanın içinde var olduğunu bile bilmediği bir yer sızlamıştı. Sanki orada bir cam vardı ve o cam tuzla buz olmuştu. Bu sızıyla normal şartlarda içinde ka...