Yaklaşık iki sene önceydi. Aslı ile okuldan mezun olmuşlardı. Hayallerini gerçekleştirmek adına bir iş yeri açmışlar Fethi amca sayesinde de birkaç iş siparişi almışlardı. İlk işlerini en güzel şekilde teslim ederken Aslı kendi payına düşen para ile her zaman yapmak istediği alış verişleri yapmış Kübra ise babaannesini sevindirmek istemişti. En güzel koltuk takımını seçmiş yemek masasını ve koltuk takımına uyumlu sandalyeleri görünce salondaki yemek masasının da çok eski olduğu gelmişti aklına. Babaannesinin romatizmaları da iyice artmıştı. Ortopedik bir yatak onun için ne kadar da iyi olurdu. Fakat aldığı para hepsini almaya yetmiyordu. Mağaza da çalışan eleman taksit yapabiliriz dediğinde ise hepsini almıştı. Babaannesinin yüzündeki sevinci görmek her şeye değerdi.
“Kızım bu yatağa ne gerek vardı? Sen kendine alsaydın ya hala o kırık kanepede yatıyorsun. Genç olan sensin ben bu yaştan sonra ne yapacağım yeni yatağı.”
“Bunların taksitlerini ödeyeyim kendime de en güzel genç odasını alacağım sen hiç sıkma o tatlı canını.” demiş sulu da bir öpücük bırakmıştı yaşlı kadının yanağına. Fakat altı ay sonra taksitler bittiğinde babaannesinin hastalığını öğrenmişler ve tedavi masrafları işin içine girmişti. En sonunda babaannesi ameliyat için hastaneye yattığında evlerini satmak zorunda kalmışlardı. Babaannesi iyileşip yeni bir ev tutuncaya kadar eşyalarını bir depoya yerleştirmişlerdi. Yaşlı kadın hastanede yatıyordu. Kübra da geceleri refakatçi olarak onunla kalıyordu. Hastalığı öğrendikten sonraki yedi sekiz ayda hastalık ilerlemiş evden aldıkları paranın üstünü tamamlayıp bir türlü ameliyatı yaptıramamışlardı. Son aldığı iş çok büyük bir işti, bir harabeyi iş yerine çevirmesi isteniyordu. En kısa sürede bitirip ameliyat parasını denkleştirmek için gece gündüz çalışmış ama emeğinin karşılığını alacağı gün babaannesini kaybetmişti. Halası onu İzmir de bırakmamış tutmuş kolundan İstanbul’a getirmişti. İzmir den ayrılmadan önce halasının gönlünü yapıp bir sene sonra geri dönme fikrinde olduğu için deponun sahibine bir senelik kirayı peşin ödemişti.
Karşısında babaannesini sevindirmek adına aldığı eşyalar duruyordu. Onları nasıl unutmuştu.
“Sen ne yaptın?” dediğini sonradan fark etti. Genç adamın cevabı ise kalbinin sızısını alıp götürmüştü.
“Yeni bir hayata başlarken geçmişin anılarını yanında isteyebileceğini düşündüm.” diye cevap vermişti. Kübra arkasında duran Arhan’a dönmüş ve boynuna sarılmıştı. Gözyaşları Arhan’ın omzuna akarken hıçkırıklarına engel olamıyordu.
“Hey, bunu seni ağlatmak için yapmadım mutlu etmek için yaptım.” derken o da sevdiğine sarılmış sakinleşmesini bekliyordu.
“Mutluyum ama gözyaşlarıma engel olamıyorum onlar kendileri akıyorlar. Özür dilerim.”
“Eğer kendini daha iyi hissedeceksen istediğin kadar ağlayabilirsin.”
“Ben sana bu eşyalardan bahsetmemiştim. Sen nereden öğrendin?”
“Fethi amca bu eşyaları değerlendirmeyi düşünür müsün diye sormuştu.” Arhan’ın Fethi amca hitabını tuhaf karşılayan genç kız azalan hıçkırıklarıyla genç adamın omzundan uzaklaşırken
“Fethi amca” diyerek soran gözlerle baktı.
“Sen amca diyorsun ya benimde öyle söylemem uygun olur diye düşünmüştüm.”
Arhan’ın cevabı Kübra’yı gülümsetmişti. Arkasını dönüp eşyalara tekrar bir göz attığında
“Burada sadece koltuk takımları var gerisi nerede?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalpten Kalbe Yol
Romance“Artık koruda yürümüyor musun? Seni hiç görmüyorum.” “Hayır yürüyorum ama daha geç bir saatte” Arhanın içinde var olduğunu bile bilmediği bir yer sızlamıştı. Sanki orada bir cam vardı ve o cam tuzla buz olmuştu. Bu sızıyla normal şartlarda içinde ka...