Hava alanına indiklerinde ikisi de içlerindeki sıkıntıyı hiç ayrılmak istemedikleri o eşsiz güzelliklere yordu. İstanbul da ekim ayında olmalarına rağmen yazdan kalma bir gün yaşanıyordu. Otoparka bıraktıkları arabalarına yerleştiklerinde Arhan, “Önce eve mi gitmek istersin yalıya mı?” diye sordu.
“Önce yalıya gidelim. Hem halamlara da uğrarım hepsini çok özledim.”
“Tamam, yalıda ki duruma göre akşam eve gidip gitmemeye karar veririz.”
“Hiç evimize gitmesek hep orda kalsak ‘Sizin eviniz yok mu?’ diye sormazlar.” dedi Kübra kıkırdayarak.
“Seni çok sevdikleri için. Ayrı ev de oturmamıza ses çıkarmadılar. Sen değil de bir başkası olsa asla müsamaha göstermezlerdi.”
“Seni çok seviyorlar. Hep yanlarında olmanı istiyorlar.”
“Evet, biliyorum.”
Sonra tatillerinin ne kadar güzel olduğunu konuştular. Yalıya gelene kadar yüzlerinden tebessüm eksik olmadı. Fakat yalıya yaklaştıkça içlerindeki sıkıntıda artıyordu.
Yalıya geldiklerinde hava çok güzel olduğu halde bahçede kimse yoktu. İkili birlikte içeri girdiklerinde alt salonda kimseyi göremediler. Kendilerine kapıyı açan genç kız onlar sormadan “Aleyna ablalar üst katta ki salonda” dedi. Kızın biraz sıkıntılı çıkan sesi Arhan’ın merdivenleri koşarak çıkmasına sebep oldu. Ardından Kübra da hızla merdivenleri çıktığında Arhan salonda oturanlara göz attığında hepsinin yüzündeki hüznü gördü. Gayri ihtiyari “Büyükannem nerede?” diye sormaktan kendini alamadı. Aleyna yerinden kalkıp önce Arhan’a sonra Kübra’ya sarıldı. Arhan’ın sorusunu duymamış gibi “Hoş geldiniz yolculuğunuz nasıl geçti?” diyordu sarılırken. Melahat yenge de yanlarına gelip sarıldıktan sonra Arhan dayısı ve eniştesiyle de kucaklaştı. Hepsi Arhan’ın sorusunu yok saymış onların halini hatırını soruyordu.
“Büyükanne odasında mı?” dedikten sonra Kübra yönünü kapıya çevirince Aleyna sessizliğini bozdu.
“Odasında ama önce biraz konuşsak iyi olacak.”
“Abla bir şey olmuş bu halinizden açıkça anlaşılıyor. Lafı dolandırma da ne söyleyeceksen bir an önce söyle.” Arhan’ın sert çıkışı Aleyna’yı konuşmaya zorladı.
“Sizin balayınızı bozmak istemediğimiz için size haber vermedik. Aslında büyükannem haber vermememiz için o kadar çok ısrar etti ki ne yapacağımızı bilemedik. Büyükannem on gün önce bir kalp krizi geçirdi. Hastaneden eve bugün getirdik.”
“Abla bunu nasıl söylemezsin. Peki, bunun sebebi neymiş?”
“Yaşlılık dedi doktorlar. Kalp büyümesi varmış tıbben yapabilecekleri bir şey yokmuş.”
“Bizim yapacağımız bir şey var mı?”
“Sadece moralini yüksek tutup elimizden geldiğince yorulmasını engelleyeceğiz.”
“Biz yanına gidelim geldiğimizden haberi olsun.”
“Çoktan hissetmiştir senin geldiğini.” dedi Murat teselli etmek için karısının ellerini tutarken devam etti.
“Her gün senin arayacağın saati biliyormuş gibi o saatte hiç olmadığı kadar iyi oluyor. Sen ona iyi geliyorsun.”
Bu sözlerden sonra Kübra ile birlikte büyükannesinin odasına doğru ilerledi. Kapının önünde derin bir nefes alıp içeri girdi. Büyükannesi uyuyordu. Yatağının yanına gelip alnına bir buse kondurdu. Gözleri aralanan kadın yanında gördükleriyle mutlu oldu. Solgun yüzü birden aydınlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalpten Kalbe Yol
Romance“Artık koruda yürümüyor musun? Seni hiç görmüyorum.” “Hayır yürüyorum ama daha geç bir saatte” Arhanın içinde var olduğunu bile bilmediği bir yer sızlamıştı. Sanki orada bir cam vardı ve o cam tuzla buz olmuştu. Bu sızıyla normal şartlarda içinde ka...