Cuma öğleden sonra aslı ve Aleyna akşam Kübra’nın giyeceği kıyafet için alış verişe çıktılar. İstemeye gittiklerinde giymesi için sade bir elbise alırken ertesi gün yapılacak nişan merasimi için vücut hatlarını belli etmeyen abiye bir elbise almayı ihmal etmediler. Arhan dan gelen telefona kadar niyetleri Kübra’nın iş yerine gidip erken paydos yapmasını sağlamak eve onunla dönmekti. Fakat Arhan Kübra ile uğramaları gereken bir yer olduğunu söyleyip ‘eve ben bırakırım.’ Demişti.
Kübra masanın üstünde titreyen telefonu eline aldığında hiç duraksamadan açtı.
“Efendim.”
“Ben yoldayım beş dakika sonra orada olurum. Sevim abla gidiyormuş gitmeden bizi görmek istemiş.”
“Biliyorum bu gün beni de aradı. Ben de çıkmak üzereydim.”
Arhan iş yerinin önüne geldiğinde onu bekleyen Kübra ön koltuktaki yerini alırken arabası için ‘hayırlı olsun iyi günlerde kullan’ demeyi ihmal etmemişti.
Eve ulaştıkları da Sevim Hanım hazırlanmış onları bekliyordu. İçeri girip karşılıklı koltuklara oturduklarında sevim Hanım bütün samimiyetiyle
“Hoş geldiniz çocuklar.” Dedi. Onların gözlerinin içine bakı yordu.
“Anlat bakalım apar topar nereye gidiyorsun. Bu acele neden?”
“Enes beyin bir akrabası varmış. Kadın tek başına evinde yaşıyormuş çocuklarının yanına gitmek istemiyormuş. Tabii çocukları da işlerini bırakıp annelerinin yanına taşınamıyor. Enes Bey önce beni aradı. Kadının yanında arkadaş olur musun? Ben de kabul edince kadına telefonumu vermiş. Çocuklarına da beni anlatmış. Telefonda konuştuk çok tatlı dilli bir kadın. Öyle hasta falanda değil ineği varmış kendi sütünü kendi sağıyormuş yoğurdunu kendi yapıyormuş. Ben dedim ona kalp krizi geçirdim daha yeni toparlandım.”yaşlı kadın sözlerine biraz ara verip kıkırdadıktan sonra devam etti. ‘Sen gel ben seni bakarım.’dedi. Şimdi yayladaymış bir evi Of taymış bir evi de yaylada. Birbirimize can yoldaşı olacağız.”
“Sen hazırlanmışsın seni bırakalım otogara.”
“Uçakla gideceğim. Siz beni hava alanına Sabiha gökçene bırakın Enes Bey biletimi aldırtmış sabah biri getirdi verdi.”
Gençlere söyleyecek başka bir söz kalmamıştı. Arhan
“Benim üzerimdeki hakkını asla ödeyemem. Olur ya oralarda yapamazsın veya İstanbul’u özlersin sana kapımız her zaman açık. Biz senin evlatların sayılırız. Maddi manevi ne zaman sıkılırsan bizi araya bilirsin.” Kübra da Arhan ‘ın sözlerini onaylayarak yaşlı kadına sıkıca sarıldı. Sonra birlikte çıkıp onu havaalanına bıraktılar. Uçağa bininceye kadar beklemek isteseler de Sevim Hanım buna müsaade etmedi. Ondan uzaklaştıktan sonra Arhan geri dönüp yaşlı kadına bir şeyler söyledi. Kübra ne söylediğini duyamasa da yaşlı kadının çok mutlu olduğunu yüzündeki ifadeden anladı. Arhan tekrardan yanına gelip çıkışa doğru yürümeye başladıklarında Kübra
“Beni iş yerime bırak eve arabamı alıp geçerim.” Dedi.
“Araban iş yerinde değil ki ben bizim şoföre söyledim eniştenden yedek anahtarı alıp evin kapısına bıraktırdım.”
“Neden böyle bir şey yaptın?” Kübra’nın sesi biraz meraklı birazda sinirli çıkmıştı.
“Senin işe dönmeni engellemek için.”
“Neden?” diye tekrar surdu Kübra sesini elinden geldiği kadar sakin tutmaya çalışarak.
“Bu akşam eve biraz daha erken gitmek istersin diye düşündüm.” Cümlesini bitirince dönüp genç kıza baktı. Gözlerinde ki kıvılcımları görünce Kübra’nın bir kez daha ‘neden’ diye sormasını engellemek adına devam etti konuşmasına
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalpten Kalbe Yol
Romance“Artık koruda yürümüyor musun? Seni hiç görmüyorum.” “Hayır yürüyorum ama daha geç bir saatte” Arhanın içinde var olduğunu bile bilmediği bir yer sızlamıştı. Sanki orada bir cam vardı ve o cam tuzla buz olmuştu. Bu sızıyla normal şartlarda içinde ka...