“Sen üstünü değiştir ben sobayı yakayım. Bir an önce ısınmazsak hasta olacağız.” dediğinde Kübra çoktan hapşırmaya başlamıştı.
Genç kız üst kattaki banyoda çabucak bir ılık duş almış üstünü giymişti. Saçlarını sıcak oda da kurutmak istediği için saç kurutma makinesini alıp aşağıya indi.
“Yukarısı çok soğuk saçlarımı burada kurutmak istedim.”
Arhan ilk defa soba yaktığı için biraz uğraşmış ama sonunda sobayı yakmıştı.
“Tamam, sen saçlarını kurut bende bir duş alıp üstümü değiştireyim.” Kübra başını sallayarak onu onayladı. Genç kız saçlarını kuruturken soba da iyiden iyiye yanmaya başlamıştı.
Arhan üstünü giyip aşağıya indiğinde genç kız sobanın hemen yanına serdiği seccadede öğle namazını kılmış duasını yapıyordu.
“Kıble bu taraf mı?”
“Evet,”
“Nerden baktın internetten mi?”
“Hayır, o aklıma gelmedi. Çanak antenlerden baktım.” Genç adam bu cevaba şaşırmıştı. İstemsizce, “Nasıl?” sorusu döküldü dudaklarından. Kübra bir kaç defa hapşırdıktan sonra burnunu silip genç adamın sorusunun cevabını verdi.
“Türksat çanak antenleri kıbleye bakar. Bu Türkiye’nin her yerinde aynıdır. Artık her yerde çanak anten olduğu için kıbleyi bulmak hiç zor değil.”
“Bunu bilmiyordum. Ben ya internetten bakıyorum ya da camilerin minarelerinden. Ama her yerde minareleri görmek zor oluyor ya da internete giremediğim yerler oluyor. Bunu öğrendiğim iyi oldu.” dedikten sonra genç kızın kalktığı seccade de namaza durdu. Kübra kocası namaz kılarken ikili koltuğa oturmuş hala üşümekte ısrar eden ayaklarını ısıtmak için altına çekmiş oturuyordu. Her geçen dakika hapşırıklarının artması hastalığın habercisiydi ama yanına böyle bir durum için ilaç almak aklına gelmemişti. Gerçi daha önce hiç bu kadar ıslanıp üşüdüğünü de hatırlamıyordu. Titrediğini fark ettiğinde artık hastalandığı kesindi. Arhanın telefonu o namaz kılarken çalmış kapanmıştı. Sessizde olduğu için Kübra duymamıştı. Namazdan sonra telefonunu eline alan Arhan Enes’in kendisini aradığını görünce numarayı çevirdi. Enesin telefona cevap vermesini beklerken Kübra’ya yaklaşıp elini alnına koydu. Genç kadının ateşi vardı ve titriyordu. Karşı tarafın telefonu açması ile konuşmaya başladı.
“Abi namazdaydım cevap veremedim.”
“Elif ablan Kübra’yı aramış telefonu kapalıymış senin telefonundan ulaşmak istemiş.”
“Tevafuk olmuş bende seni arayıp eczane yeri soracaktım.”
“Hayırdır inşallah.”
“Yemek yiyelim dedik dışarı çıktık dönüşte yağmura yakalandık. Şu anda Kübra titriyor ateşi de var.” Telefonda bir müddet sessizlik oldu. Enes “Elif ablanın sana söyleyecekleri varmış.” diyerek telefonu Elife verdi.
“Arhan buzdolabında ilaçlar var. Ben dönerken almayı unutmuşum. Biz her sene memlekete gittiğimizde birkaç günü hasta geçirmeden geri dönmeyiz. Onun için de buradan giderken hem çocuklar için hem de kendimiz için hazırlıklı gideriz.”
“Abla bunun belirli bir sebebi var mı?”
“Yok yok telaşlanma halk arasında buna hava değişimi deniliyor. İstanbul’un kirli havasına alışan vücudun oraların temiz havasına alışma süreci diyebiliriz. Bir de oradaki ani hava değişimlerine bünyemiz alışkın degil.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalpten Kalbe Yol
Romance“Artık koruda yürümüyor musun? Seni hiç görmüyorum.” “Hayır yürüyorum ama daha geç bir saatte” Arhanın içinde var olduğunu bile bilmediği bir yer sızlamıştı. Sanki orada bir cam vardı ve o cam tuzla buz olmuştu. Bu sızıyla normal şartlarda içinde ka...