2. Bölüm

9.1K 730 9
                                    


Arhan üstünü çabucak değiştirmiş bahçeye çıkmıştı. Küçük bir büro beklerken koca bir binayla karşılaşmıştı. Hem bahçede hem bina da kullanılan çiçekler,ağaçlar mobilyalar tüm aksesuarlar çok modern bir hava yaratmıştı.

Şimdi Faruk’un neden açılış diye tutturduğunu daha iyi anlıyordu. Arkadaşının anlattığına göre iki hafta gibi kısa bir sürede harabe halindeki bu bina bu hale gelmişti. Kapılar, pencereler, merdivenlerin mermerleri,  duvarların boyaları da dahil her şey sıfırdan yapılmıştı.

Faruk ayaküstü Arhan'a detayları anlatırken heyecanla devam etti.

”Ve sadece Kübra hanım, Aslı hanım ve üç tane usta vardı. Yani sadece beş kişilik bir ekip” biraz duraksayıp etrafına bakındı. Biraz ilerdeki genç kızı göstererek, “Aslı hanım da Kübra hanımda son ana kadar çalıştılar. Hatta bugüne yetiştirmek için geceleri bile sabahladılar.”

Arhan arkadaşının heyecanına gülemseyerek karşılık verdi. Arkadaşının baktığı yöne hareketlenmesiyle Arhanda arkadaşına katıldı. Aslının yanına geldiklerinde Faruk hiç susmamış gibi devam etti.

“Peyzaj mimarımız aslı hanım” Arhan’a dönerken

“Genel müdürümüz Arhan bey” Arhan kendine uzatılan eli tutmuştu. İkisi de memnun olduklarını bildiriyordu.

Kübra bahçeye çıktığında Arhanla Aslı’yı tokalaşırken görmüştü. Ayakları onu arkadaşının yanına çekerken Faruk geldiğini fark etmiş, yönünü ondan tarafa çevirerek daha bir heyecanlı ses tonuyla

“Ve iç mimarımız Kübra hanım” demişti.  Kübra üç dört adım da yanlarına gelmişti. Başıyla selam verdi karşısındaki şaşkın bakışlara. Arhanın gece kadar siyah olan gözleri yeşil gözlerle birleştiğinde şaşkınlıktan büyümüştü. Faruk

“Genel müdürümüz Arhan bey.” derken Arhan’a dönmüştü Kübra. Faruk ise arkadaşının şaşkın bakışlarına bir anlam verememiş, ikilinin birbirlerini başlarıyla selamlamalarına tuhaf gözlerle bakmıştı. Kübra adamın şaşkın gözlerinden kendi gözlerini kaçırarak yaşadığı şaşkınlığı belli etmemeye çalışıyordu. Kısa süren sessizliği Aslı bozdu.

“Sanırım tüm davetlileriniz geldi. Açılışa başlayalım mı?”

“Evet evet başlayabiliriz ben size yardım edeyim.” Faruk bu sözlerle daha önceden hazırladığı kurdelenin bağlanması için ileride duran iki gence işaret verdi. Aslı da hazırladığı, içinde makas olan tepsiyi eline alınca, hep beraber kapıya yöneldiler.

Önce Faruk, çalışanlara bina bu haline gelirken sabrettikleri için, Kübra ve Aslı’ya  da emekleriyle böyle güzel bir iş çıkardıkları için teşekkür konuşması yaptı. Konuşmasını Arhanı takdim ederek bitirdi. Arhan daha önceden hazırladığı konuşmayı yapmıştı. Konuşmasının sonunda sadece her zaman yanında olduğu için Faruk’a teşekkür etti. Kurdeleler kesildikten sonra davetliler onlar için hazırlanan salona alındı. Çalışanlar işlerinin başına geçti.

Aslı’yla Kübra daha önceden topladıkları eşyalarını almak için kendilerine ayrılan odaya geçtiler. Kübra çantasını aldıktan sonra

“Ben Faruk beyle görüşüp geliyorum sen arabaya geç” dedi.

“Evet iyi olur. Paramızı bugün alalım. Hatice teyzenin bugün ameliyat olması lazım” diye karçılık verdi Aslı da.

“İnşallah zorluk çıkartmazlar.” dedi sıkıntıyla Kübra.

“Niye zorluk çıkarsınlar ki Faruk bey iş bitince ücretinizi alacaksınız diye söz verdi.” Kübra derin bir nefes aldı.

“Öyle ama” dedi. Biraz duraksadı. ‘artık işin içine genel müdür de girdi.’ Diyemedi arkadaşına içinden bir ses Arhan’ın  problem çıkaracağını söylüyordu.

“Neyse arabada görüşürüz” diyerek odadan çıktı.

Faruk beyin odası ikinci kattaydı. Merdivenlerden çıkarken son bir kez daha durdu, karşısında duran manzara resmine baktı. Faruk beyin odasına geldiğinde kapıyı tıklattı. İçerden ses gelince kapıyı açıp içeri bir adım attı. Gördükleri, hislerinde yanılmadığını fısıldadı kulağına. Masanın arkasındaki koltukta Arhan bey oturuyordu. Faruk bey ise masanın önündeki deri koltuklardan birine oturmuş Arhan’a elindeki dosyadan bir şeyler anlatıyordu. 

Kübra’nın içeri girmesiyle ikisinin bakışları da ona yöneldi. Birkaç adımla masaya yaklaşan genç kızla ilk konuşan Faruk bey oldu.

“Buyurun Kübra hanım bir sorun mu var?”

“Hayır, hiçbir sorun yok sadece ayrıldığımızı söylemek için gelmiştim.”

Hafif mahcup gözlerini yere çevirmişti sözlerine devam etmeden önce "Birde bugün ödeme yapacaktınız.” dedi.

“Aa evet çekiniz hazır sadece son bir imza lazım.” diyerek ayağa kalktı . Masanın arkasına geçerek çekmeceyi açıp içinden çek defterini çıkarttı. Kaleme uzanan eli Arhan tarafından engellenmişti.

“Ne aceleniz var? kaçmıyoruz ya, buradayız.” Diyerek çek defterini aldı Faruk’un elinden. Önce üzerinde yazan miktara sonra genç kızın yüzüne baktı.

“Hem bu miktar çok fazla bunun üstünde biraz konuşmamız gerekiyor.” Kübra mahcup bir şekilde konuşmaya çalıştı. "Biz Faruk beyle anlaşmıştık” Faruk da söze karıştı.

“Arhan gerçekten bu gayet makul bir ücret”. Fakat Arhan’ın Faruk’u dinlemeye niyeti yoktu. “Ben bu fiyatın çok şişirilmiş olduğunu düşünüyorum. Yaptığınız işlerin bir dökümünü verirseniz incelemek isterim.”

Kübra artık sinirlenmeye başlıyordu. Bu adam şişirilmiş demekle ne demek istiyordu?

“Ne demek istiyorsunuz? Hakkımız olmayan bir parayı mı talep ediyoruz? Bu mu söylemek istediğiniz?" diye çıkıştı.

“Aslında buna dökümanları gördükten sonra karar vermeyi düşünüyorum.”

Faruk tartışmanın uzayacağını düşünerek müdahale etmek istedi. Fakat Kübra’nın telefonu çalınca sessizliğini korudu. “Özür dilerim buna cevap vermeliyim.” diyerek telefonu kulağına götürdü Kübra.

“Hala çok önemli değilse ben seni daha sonra arasam.” Kübranın rengi duyduklarıyla an be an sararıyordu . O an kapı açıldı ve Aslı içeri girdi. Arhan ve Faruk hiç orada değillermiş gibi, Kübra’nın yanına gelerek genç kıza sarıldı.

İşte o zaman fark ettiler. Telefonda her ne duyduysa genç kızın ayakta durmaya bile hali kalmamıştı. Aslı’ya sarılırken elindeki telefon düşmüş, omuzları sarsılmaya başlamıştı.

İki genç adam birbirlerine bakarak neler olduğunu anlamaya, bir yandan da Aslının Kübra’yı sakinleştirmek için kullandığı kelimelere anlam vermeye çalışıyorlardı.

“Canım sakin olmalısın şimdi halanın sana ihtiyacı var. Biliyorum ne desem boş ama sen her zaman güçlü oldun. Şimdi de güçlü olmalısın. Hadi canım bir an önce çıkalım.”

Aslı  arkadaşını kapıya yönlendirirken. Eğilip yerdeki telefonu aldı. Sonra Faruk beye dönerek

“Bizim acilen çıkmamız gerekiyor.” dedi.

Kübra’nın koluna girip destek olarak onu dışarı çıkardı. Arkalarında iki şaşkın adam bırakarak Aslının arabasının yanına geldiler. Arabanın sağ kapısını açarak önce Kübra’yı oturttu sonra kendi direksiyona geçti.

“Ne bu aceleniz kızlar bir veda bile etmeden mi gidiyorsunuz?” diye soran bekçi Ahmet amcaya Aslı kısaca olayı özetledi.

“Kübra’nın hastanede yatan babaannesi fenalaşmış acelemiz var Ahmet amca  sonra görüşürüz” dedikten sonra Arabayı hastaneye doğru sürdü.

Kalpten Kalbe YolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin