Günlerden çarşambaydı Arhan iki gündür Kübra’yı görmemişti. Telefonlarına ve mesajlarına hep kısa cevaplar veren genç kızın daha sinirinin geçmediği her halinden belliydi.
Genç adam önünde durduğu kapının zilini çalmadan önce derin bir nefes aldı. Kapıyı açan Ayşe Hanım şaşkın bir halde
“Hayırdır oğlum bir sıkıntı yok inşallah” dedi.
“Yok bir sıkıntı. Sadece ben bir çayınızı içip sizinle bir konu hakkında konuşmak istemiştim.”
Yaşlı kadın kapının önünden çekilip onu içeri buyur etti.
Salona geçtiklerinde eşinin ve kendi elini öpen gence oturmasını söyleyip
“Ben bir çay suyu koyayım.” diyerek mutfağa geçti. Çay suyunu koyarken bir yandan da Kübra’yı arayıp ‘Arhan burada’ diye haber verdi. Tekrar salona girdiğinde hal hatır faslından sonra Arhan söze girdi.
“Benim sizi rahatsız etme sebebim biz Cuma akşamı Kübra’yı istemeye geleceğiz ama bundan Kübra’nın haberi olmayacak. Bu sebepten size haber vermek istedim.”
“Arhan oğlum bu nasıl olur. Bizim hazırlık yapmamız lazım.”
“Yarın ablam ve yengem gelip hazırlıklar için size yardım edecekler. İzmir den aslı ve annesi de gelecek pek Tabi ki Kübra’nın bundan da haberi yok. Ve cumartesi akşamı da çamlıca hidiv kasrında bir akşam yemeği ile küçük aile arasında bir nişan töreni yaparız.”
“Kübra’nın haberi olmadan Esma Hanım ile aslı kızım nasıl burada kalacak.”
“Ben çok ısrar ettim yalıda kalmaları için ama onlar sizde kalmakta ısrar ettiler. Aslı zaten düğün için gelmeleri gerektiğini bu bahaneyle gelinliğini bakacağını söyledi. Kübra’ya da böyle söyleyecek Fethi bey de Cuma akşamı gelecek”
“Maşallah sen bütün organizasyonu yapmışsın.” Dedi Ayşe Hanım. Enişte bey daha fazla sessiz kalamadı.
“Ne bu acele…. Yangından.. mal mı… kaçırıyorsun?”dedi. biraz sinirlendiği için bunları söylemek onun için çok zor olmuştu.
“Efendim, ben sadece sünnete uymaya çalışıyorum. Bilirsiniz peygamber efendimiz ‘hayırlı işlerde acele ediniz’ diye buyurmuşlar. Benim için en hayırlı iş bu”
Ayşe Hanımın da eşinin de buna verecek cevapları yoktu. Sadece tebessüm ettiler. Sonra yaşlı kadın çayları getirmek için mutfağa gitti. Önce kurabiye tabaklarını daha sonra çayları getirdiğinde salondaki sohbet konusu çoktan işlere gelmişti.
“Bu günlerde aktif bir inşaatımız yok yaptığımız daireleri satıyoruz. Muğla da sorunlu bir arazimiz var. Orda bir tatil köyü projemiz var ama arazinin tam ortasında üçte birini kaplayan bir alanın sahibine ulaşamıyoruz. İşin komik tarafı elimizde sadece yarım bir hikâye var devam yok.” Derken Kübra kapıyı anahtarıyla açıp içeri girdi. Salona gelen genç kız
“Selanüm aleyküm” diyerek selam verdi. Herkes selamını aldıktan sonra halası
“Gel kızım bizde Arhan oğlumla sohbet ediyorduk.”diyerek Kübra’yı yanına oturttu.
“Eee.. ben şu hikayeyi… merak ettim… anlatsana” Kübra’nın Arhan’a burada ne işin var bakışlarını eniştesinin sözleri kesti.
“Anlatıp canınızı sıkmak istemem. Hem ben kalsam iyi olacak.”
“Olur, mu hiç daha çayını içmedin. Hem bende meraklandım. Neden canımız sıkılsın hele sen anlat bakalım şu hikâyeyi.”
“Tamam, anlatayım ama sıkılırsanız söylersiniz.” Çayından bir yudum alıp Kübra’ya kaçamak bir bakış attıktan sonra başladı anlatmaya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalpten Kalbe Yol
Romance“Artık koruda yürümüyor musun? Seni hiç görmüyorum.” “Hayır yürüyorum ama daha geç bir saatte” Arhanın içinde var olduğunu bile bilmediği bir yer sızlamıştı. Sanki orada bir cam vardı ve o cam tuzla buz olmuştu. Bu sızıyla normal şartlarda içinde ka...