"Fazla içme." Nisa bana bakarken gülümsedim ve elimdeki şişeyi bıraktım. Arabada radyonun sesini açarken birlikte, ay ışığının altında dans ediyorduk. Çok hareketli, yavaş ritimli... Fazla uzak, fazla yakın... Fazla samimi, fazla sıcak, fazla tutkulu... Her türlü dansı denemiştik. "Seni seviyorum Barış ve çok çok çok yoruldum." Onu kucağıma alıp arabaya götürürken dudaklarıma öpücükler bırakıyordu. "Özgürlük bu işte. Özgürlük senin dudakların." "Bak sen..." "Sana hiç bir şey olmasın Barış..." Ellerine uzun bir öpücük kondurduğumda gülümsemişti.
2 Gün Sonra Barış'ın Ağzından ||
"Nasıl olmuşum?" Elini alıp kalbime getirdiğimde gülmüştü. Isırdığı dudakları ve gülümsemesine bakıp derin bir nefes aldım. "Aşkım ben... Ovv. Allah'ım bu nasıl bir güzellik? Nutkum tutuldu." "Emin misin?" "Bırak bugün işi, gel koynuma." "Yaa manyak." Boynundaki kolyeleri gösterip gülümsemişti. "Bak eski eşyaları düzenlerken ne buldum. Daha biz arkadaşken bana hediye ettiğin kolye. Bu arkadaşlığımız için boynumda. Bu da sevgilim için ve bu da nişanlım... Hepsi birbiriyle ne kadar da uyumlu Barış." "Biz gibi işte..."
Bana bakıp gülümsemişti. "Biz gibi sevgilim. Biz gibi dostum. Biz gibi... Sen benim her şeyimsin ve şuan geç kalıyorum." Onu kendime çekip dudağına upuzun bir öpücük kondurdum. "Seni seviyorum Nisa." "Ben de birtanem." Nisa aceleyle giderken onu süzüp gülümsedim. Bu kız neydi böyle? Bu kadar kusursuz olunamazdı... Ben de eve geçip bir duş aldıktan sonra Cemal'in yanına gitmek için aceleyle evden çıkmıştım. Çıkarken de aşağıda duyduğum gürültülerle gözlerimi devirdim. Telefonum ısrarla çalarken hemen açtım.
"Efendim Cemo?" "Abi nerede kaldın gelmiyor musun?" "Geliyoru..." "Pişt Barış! Yine mi sen oğlum?!" Duyduğum sesle derin bir nefes aldım. "Cemo geliyorum da önce şu sesini duyduğun arkadaşla ilgileneyim." "Geliyorum dur evdesin?" "Yeni çıkmıştım. Gerek yok." Telefonu kapatıp Burak'a ve Defne'ye baktım. "Siz benim başıma gerçekten bela mı oldunuz anlamadım ki?" "Sana Defne'den uzak dur diyorum durmazsan olurum tabii başına bela!" "Mal mısın kardeşim sen?! Al Defne'ni git bana ne senin eski karından!" "Burak! Barışla ilgisi yok. Gel hadi..."
"Git hadi git... Benim bununla işim olmaz zaten!" "Barış sen de bir dur! Lütfen ya!" "Zaten yarım kalan bir hesabımız vardı seninle gel onu kapatalım!" "Yarım? Ben noktayı koymuştum aslında ama... Olur hafızanı yenileriz!" Üzerime atıldığında daha bana vurmasına izin dahi vermeden yumruğunu yakalayıp vurmuştum ona. "Başına bela olmak istemiyorum çok önemli bir dönemdeyim ama benimle uğraşma Burak!" "Yapma ya... Olsana Barış bey! Başıma bela ol hadi." Karnına bir yumruk geçirdiğimde inlemişti.
"Seni öldüreceğim Barış! Seni gerçekten öldüreceğim." "Boş boş konuşup benim sinirlerimi bozma!" Kolumu tutup beni geriye çeken ellerle irkildim. Defne'ydi tabii. "Barış tamam üzerine gitme, gel." "Sen de bırak kolumu!" Yüzüme yediğim bir yumrukla afallamıştım ve bu da her şeyi berbat etmişti tabii... Art arda aldığım darbeler toparlamamı epey zorlaştırmıştı. O an Berkan'ın sesini duyduğuma hiç olmadığı kadar sevinmiştim sanırım. "Hayırdır lan?!" Burak Berkan'a döndüğü an kendimi toparlayıp işleri tersine çevirmiştim.
...
"Seni gerçekten geberteceğim Yağcı!" "Oğlum bir siktir git lan!" Berkan beni tutarken o da gitmişti. "Barış özür dilerim. İyi misin?" "Defne lütfen git artık..!" "Özür dilerim." Bana çekinerek bakıp ardından gitmişti. Telefon kamerasından yüzüme bakarken Cemal de gelmişti. "Trafiğe yakalandım hemen Beko'yu aradım. İyi misin kardeşim?" "Oğlum yarın nişanım var şu halime bak ya. Nisa beni dövse yeridir valla." "Nişan mı dedi o?" "Vallaha nişan dedi. Ay benim çiftim kavuştu." "Cemo sen değil miydin Aycan'ı Barış'a yapalım diyen?" "O Nisa gittiğinde olmuştu bir kere."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sil Gözünün Yalnızlıklarını
Fanfic[TAMAMLANDI] Mikrofonu elime alırken onlarca insan bana bakmıştı. "Öncelikle kardeşime teşekkür ediyorum. Biliyorum hepiniz buraya eğlenmek için geldiniz. Ama sizinle içimdekileri anlatacak bir şarkıyı paylaşmak istiyorum. Merak etmeyin fazla vaktin...