Sil Gözünün Yalnızlıklarını

36.Bölüm

"Barış..." Nisa'ya dönüp baktığımda bana sıkıca sarılmıştı. Ben de onu sıkıca sardım. "Sana diyorum ki tüm her şeyi bırakıp seninle gelirim." Yüzüme bakarken gülümsedim. "Diyorsun değil mi?" "Seni istiyorum Barış. Sadece ikimizi. Şimdi bana küseceksen..." Nisa'ya sıkıca sarıldım. "Seni seviyorum Nisa." "Ben de seni seviyorum Barış. Seni bırakmayacağım." "Bırakma... Ben de seni bırakmayacağım." Nisa'yı sımsıkı sardığımda kokusunu bol bol içime çektim. "Benim tek korkum seni kaybetmek Nisa." Nisa gözlerime bakarken gülümsedim.

"Beni kaybetmeyeceksin. Söz veriyorum. Sen yeter ki beni sev." Nisa'nın dudağına uzun bir öpücük bıraktığımda gülümsemişti. "Ya Barış kafamı karıştırma bak uslu uslu oturalım dedik." "Tamam kızma konuşalım." "Yaklaş yanağına öpeceğim bir kere." Yanağımı uzattığımda uzun bir öpücük bırakmıştı. Kollarını boynuma dolarken yutkundum. Gözlerimiz buluştuğunda ikimiz de birbirimizden uzaklaşmıştık. "Konuşalım." "Kesinlikle. Otur Nisa." "Emir verme bana." "Oturur musun Nisa'm?" "Tabii ki." Nisa otururken yanına oturdum ben de.

İkimiz de sessizdik. Sonra Nisa başını göğsüme yasladı. Onu sımsıkı sararken kokusunu içime çektim. "Barış... Biz neden normal bir şekilde duramıyoruz iki dakika? Sürekli kavga ediyoruz ama sürekli." "Normal sıkıcıdır, boşver biz kendimiz olalım Nisa." Bana iyice sokulurken elimi tişörtünden içeri sokup tenine dokunmamı sağladı. "Böyle mesela daha heyecanlı değil mi Barış?" "Kesinlikle." Bana bakarken derin bir nefes aldım. Boynuma öpücükler bırakırken gözlerimi kapattım ve onu böyle hissetmeye çalıştım. "Senden başkasıyla olamazdım ben. Sen aslında bana çok benziyorsun Barış."

"Öyle mi dersin?" "Öyle derim tabii sevgilim. Benim kadar mükemmel olmasan da..." "O mümkün değil zaten Nisa." Dudaklarıma bıraktığı bir öpücüğün ardından gözlerimiz de buluşmuştu. "Seninle sadece konuşmak çok zor Barış." Ben gülerken o da gülmüştü. "Şimdi son maçı bırakıp gittin ya sorun olmaz değil mi?" Nisa'nın ellerini kendi ellerimle kenetlerken onu kucağıma aldığımda bana baktı tabii. "Böyle göz teması kuralım." "Sadece göz teması olduğuna emin misin?" Bana göz kırparken güldüm. "Uslu uslu duracağım ya. Gözlerine bakmak istiyorum."

Alnını alnıma yaslarken ikimiz de güldük. "Gözlerimi çok mu seviyorsun?" "Çok... Kısık kısık çok güzeller." "Seninkiler de çok güzeller. Ama ya Barış bakma öyle. Ben göz teması kuramıyorum, gülesim geliyor." "E gül işte ne güzel." Gözlerimin içine bakarken kısa bir süre sonra gülüp gözlerini kaçırmıştı hemen. "Ama valla bakamıyorum." "Çok güzelsin Nisa." "Hmm, biliyorum. Her gün aynaya bakıp mutlu oluyorum mesela." "Bak sen." Sakallarımı okşarken gülümsedim. "Sen de yakışıklısın tabii." "Teşekkür ederim ne diyeyim." "Hadi soru sormuştum ben." "Ne sormuştun? Gözlerine bakarken ben unuttum." "Bak ya. Kızamıyorum da böyle deyince." Dudaklarımı büzüp bir öpücük kondurduğunda gülümsedim.

"Dedim ki... Dinliyor musun beni?" "Dinliyorum. Niye dinlemeyeyim." "Ne bileyim dudaklarıma bakıyorsun ya böyle... Bak hâlâ, Barış ya." Dudaklarına uzunca bir öpücük bıraktıktan sonra gözlerine baktım. "Çok güzel dudakların." "Tamam bana ait her şey çok güzel olabilir ama şimdi beni dinle." Ellerini yeniden sımsıkı kavrarken gözlerine baktığımda gülümseyip gözlerini kaçırmıştı. "Ya şey diyordum işte seni takımdan atamazlar değil mi? Son maça gitmedin ya." "Aslında atmaya hakları var ama atamazlar." "Bak sen niyeymiş o?"

"Bir kere seyirci çekiyorum." "O konuda şüphem yok zaten. Ben de seni tanımıyor olsam bile izlemeye gelirdim. Özellikle şu kavga ettiğin dönem görmüş olsam bağımlın olurdum. Şuan her türlü bağımlınım o ayrı mesele." "Siz her gördüğünüz beye böyle bakıyorsanız ben 3 vakte kadar hapise girebilirim." "Her beye değil sadede beni etkilemeyi başaranlara... Küçük bir sır da vereyim, şuana kadar bunu başarabilen tek kişi oldu." Dudağıma küçük ama oldukça tatmin edici bir öpücük kondurduğunda derin bir nefes aldım. "Nisa ateşle oynama bu kez lütfen." "Tamam anlatmaya devam et, uslu duracağım." Bir kedi gibi bakarken gülümsedim.