Yaklaşık 2 saat geçmiş, ara sıra sohbet eden ikili son 10 dakikayı sessiz geçirmişti. Bu arada Hazan, Yağız'la aralarındaki bu -adı her neyse- şeyi hiç konuşmadıklarını düşünüyordu. Kimse bu konuda imâda bile bulunmamıştı, hatta hiç olmamış gibi yapıyorlardı. Hazan'ın içine bir endişe düştü, acaba o mu yanlış anlıyordu? Yağız kimseyi kırmayacak kadar düşünceli ve centilmen biriydi, Hazan yaşananların sadece bundan ötürü olup olmadığını sorgularken tüm bu düşünceler ve odadaki sessizlik Hazan'ın çalan telefonuyla bölündü.
Hazan, izin isteyip telefonunu alarak biraz uzaklaştı. İş yerinden olduğu anlaşılan konuşmaya, Yağız biraz da çabalayarak kulak misafiri oldu.Hazam telefondaki kişiden biraz daha süre istiyor, en kısa zamanda göndereceğini söyleyip özür diliyordu. Telefonu kapatarak saçlarını karıştıran Hazan, geriye dönerek koltuğuna ilerledi.
Bir kaç adımdan sonra hafifçe sendeleyen Hazan, kapalı gözleriyle yatağın ayak ucundaki korkuluğuna tutunabilmiş ama gücünü yitiren bacaklarının onu yere düşürmesine engel olamamıştı.
Hazan'ı görerek telaşlanan Yağız, ağzından kaçan inlemelere aldırmadan yataktan kalkmaya çalıştı. Bunu fark eden Hazan, tutunduğu elinin de gücünü kaybederek kucağına düşmesiyle kendini yatağın kenarına yaslamış, kesik ve sık nefeslerinin arasında "Sakın Yağız, sakın kalkma, bir şey yok iyiyim, ayakkabımı bağlayıp... gelicem," diyerek yataktakinin kendine zarar vermesini engellemeye çalıştı.
Yağız, telaşla yatağın yanındaki yardım düğmesine defalarca basarken, "Hazan, saçmalama ne ayakkabısı, ne olduğunu söyler misin? Ayağın mı kay-" görüş açısından çıkarak olduğu yere yığılan bedeni farkedip, gözünden akan yaşlarla tüm acısına rağmen yatakta doğrulup "Hazan, iyi misin? AHH~ Hazan. Hazan ses ver güzelim, lütfen Hazaan!" diye seslenmeye başlamış, sonlara doğru hem acıyan yarasıyla hem de bembeyaz yüzü ve morarmış dudaklarıyla yerde yatan Hazan'ı görmesiyle sonlara dogru sesi adeta feryat edercesine çıkmıştı.
Koridordaki koşuşturmalardan hemşirelerin geldiğini anlayarak gür sesiyle bir kaç kez ''Yardım edin,'' diye bağırdı. Sertçe açılan kapıdan doğruca kendine yönelen hemşirelere eliyle Hazan'ı göstererek, derin olsa da kelimelerini bölecek sıklıkta, kesik nefeslerle "Hazan. Hazan'a. Bir şey oldu. Lütfen. Ona yardım. Edin. Birden yere düştü." anlatmaya çalıştı.Hemşirelerden ikisi Hazan'ın başına gitmiş, biri personele sedye getirmesini söylemişti, sabah pansuman yapan hemşire ise Yağız'ın yanına gelerek, zorla da olsa Yağız'ın tekrar yatmasını sağlamış, oksijen maskesini yüzüne tutarak çalıştırmış ve nefeslerini düzenlemesine yardım etmişti. Yağız'ın da her pansuman ve rutinlerden tanıdığı, adının Duygu olduğunu bildiği hemşire, arkadaşlarının Hazan'la ilgilendiğini, iyi olacağını söyleyerek biraz da olsa sakinleşmesini sağlamaya çalıştı. Duygu için önce Yağız önemliydi.
Biraz daha eliyle tuttuğu oksijen maskesini, yatağın kenara alınmasından önce, bir eliyle Yağız'ın kafasını hafifçe kaldırarak dikkatlice lastiği geçirerek sabitlemiş ve yüzüne oturmasını sağlamıştı.Hazan'ı, getirdikleri sedyeye kaldıran personeller, Yağız'ın yatağını kenara alarak Hazan'ın sedyesini yerleştirip sabitleyerek gitmişti. Hemşireler biri Hazan'a damar yolu açmış, diğeri monitörize etmek ve EKG çekmek için üzerindeki T-shirt'ü keserek diğer arkadaşının getirdiği elektrotları hızla yapıştırmıştı.
Gelen doktor steteskopuyla dinlediği kalbin fazla hızlı olduğunu belirtip EKG'yi kontrol etti. Bir sorun görmediğini, durumun kalple ilgili olmadığını söyledi.
Serum takarak kan alan hemşireler, biraz sonra kendine geleceğini söylerken odaya giren Ece, koşarak ablasının yanına gelmiş, hemşirelerden bilgi almıştı. Hemşireler kısaca Ece'ye açıklama yapıp uyandığında haber vermesini söyleyerek odadan çıktılar.Elinde monitör ve elektrotlarla geri gelen Duygu hemşire tedbir amacıyla Yağız'ı da monitörize edeceğini söyleyip yavaşça Yağız'ın hırkasını açarak elektrotları, birkaç yerinden araladığı sargıdan içeri dikkatlice yerleştirdi. Bu sırada ablasının başında duran Ece, göz ucuyla neredeyse tüm gövdesi sargı içindeki adamı görerek duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanficYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...