Duygu deskin arkasında gerekli şeyleri hazırlıyordu, Hazansa servisin kapısından içeri girmiş hâlâ olanları düşünerek yürüyordu. Özlediği odanın önünden geçerken hafifçe kapıyı süzmüş, burukça ilerlemişti.
Duygu, Şoray'dan bu gece 2 saatliğine nöbeti devralabilip alamayacağını sormuş, içten gülümsemesiyle "Sana bir tane oda ayarladım zaten gece için, gider uyursun biraz orda. Nöbet çizelgesine kendimi yazdım zaten," cevabiyla Şoray'a kocaman sarılmıştı.
....
Ablasına olup biteni soran Ece, ne kadar üstelese de cevap alamamış, sonunda pes etmişti.
Omzuna yatan Ecetle bir süre öyle kalan Hazan, Yağız için üzülmeye ve dua etmeye devam ediyordu. Omzundaki Ece'ye yemek yemesi gerektiğini söyleyip ayağa kalktı.....
Her şeyin yolunda gittiği sanılan bir anda her şey tersine dönmüştü...
Tek hissettiği üşüdüğü olan Yağız yavaşça gözlerini kapatmış yatıyor, Duygu Yağız'ın odasına girmek için son hazırlıkların yapıyor, Hazan ve Ece yemek yiyor, Şoray diğer hemşire ve doktorlarla deskte programı inceliyordu.
Tam o anda hepsinin ve tüm servisin duyduğu çığlık herkesin dikkatini kendine çekti.Çığlığın içeriden ve Yağız'dan geldiğini farkeden Duygu, aceleyle hazırlanıp içeri girmiş, arkasından bir kaç doktor ve hemşire de hazırlanmaya başlamıştı.
Hazan tanıdığı sesle koşarak koridora çıkmış, merakla açılan diğer kapılardan da bir kaç hasta yakını görünmüştü.
Hazan hızlıca odanın önüne gitmiş, direktifler vererek aceleyle hazırlananlara yaşlı gözlerle bakıyordu. Yalvararak tekrar yükselen Yağız'ın sesiyle, hıçkırıklarını eline bastırarak yere çöken Hazan, yanına gelen Ece'ye sıkı sıkı sarılmış ve gözyaşlarını serbest bırakmıştı.
Aceleyle içeri girerek acı içindeki Yağız'a yaklaşan Duygu, bir yandan gömleğine sarılan eli sakinleştirmeye çalışıyor diğer yandan alarmları ötmeye başlamış makinelere bakarak neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Gömleğindeki el boşa düşmüş, bu kez de koluna sarılmış, acıyla "Duygu, kalbim çıkacak sanki, bir şey oluyor, ne bu? n'oluyo?" diyerek bilinçsizce konuşan ve hareket eden Yağız'ın serumlarından birini açarak yataktakine yaklaştı Duygu.
"Yağız beni dinle, beni dinle Yağız" dikkati kendine toplamaya çalışsa da karşısındaki duymayarak koluna daha sıkı sarılıyordu, "Duygu yardım et lütfen, bir şey yap Duygu, yalvarırım bir şey YAP"
Duygu kendi gözlerinden de akmaya başlayan yaşlarla iyice yataktaki bedene yaklaşmış "Sakin olmak zorundasın Yağız, tamam mı? Derin derin nefes almaya devam et, lütfen, sakin olmaya çalış. Geçicek ama sakin olursan geçicek. Tamam mı? Hadi lütfen, birlikte nefes alalım bak hadi."
Tekrar ötmeye başlayan başka bir cihaza bakmış telaşla Yağız'a dönerek "Yağız, beni bırakmalısın bak, kolumu bırakman lazım, Yağız. Duyuyor musun Yağız? Yağız, kolumu bırak." Bu seferki çığlığa Duygu da katılmış, kolundaki acıyla cihazlardaki değerleri okumaya devam etmiş, bu sırada hazırlanan doktor ve devamındakiler odaya girmişti.
Yağız huzursuzlukla yatakta kıpırdanıyor bir yandan da bilinçsizce Duygu'yu çekiştiriyordu.
Kendine ve cihazlara bakan gözlere, "VF'ye girmiş, kalp pili de durdurmak için şok veriyor ama şokun etkisiyle panik atak geçiriyor," diye kısaca açıklama yaptı. Doktor hemen sakinleştirici yapmalarını söylemiş, Duygu'ya neden teması kesmediğini sormuştu.
Şoray hemşire, çoktan hazırladığı sakinleştiriciyi diğer hemşirenin zorlanarak tuttuğu Yağız'ın kolundaki damar yolundan enjekte etmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanfictionYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...