Birkaç gün sonra Hazan işe gitmesi gerektiğini söyleyip çıkmış kısa bir süre sonra Duygu gelmişti.
Yatağa oturan Duygu ve Yağız, kısaca havadan sudan konuşmuşlardı.
Duygu sakince dünkü konuşmadan sonra nasıl hissettiğini sordu. Yağız, konuşmanın gerçekten iyi geldiğini, sanki rahatsız eden bazı şeylerin kaybolduğunu, hatırlamanın eskisi kadar anksiyetelere sebep olmadığını anlattı. O zaman devam edebileceklerini söyleyip onay bekleyen Duygu, Yağız'ın cevap vermeyerek yavaşça vücudunu ele geçiren huzursuzluğu fark edip sakince devam etti, "Yağız artık bu 'rahatsız eden şeylerin' hepsinden kurtulmanın zamanı gelmedi mi, hele de en büyüğünden? Onları boşa taşıma artık, bırak diğerleri gibi... 18. yaş günün mesela... Nasıl bir yük bindi o gece sırtına? Ezecek o yük seni, kurtul artık..."
Yağız huzursuzlukla gerildi, hatırlamak bile halbini hızlandırıyordu, "Duygu bu... Bu diğeri gibi değil, bu çok farklı... Anlatmak hafiflletir mi yoksa daha mı çok yükü arttırır bilmiyorum... Ben bilmiyorum, sen böyle benim yanımdayken anlatamam, senin yüzüne bakarak olmaz..."
Duygu, tekrar ondan utanmamasını, rahat olmasını, ne olursa olsun burada, yanında olacağını söyleyip Yağız'a güven verdi. Eğer rahat hissedecekse sırtını dönebileceğini ya da nasıl isterse, nasıl rahat edecekse öyle yapabileceğini belirtti.
İyice örtüsüne gömülüp sırtını dönen Yağız, içindeki korkuya rağmen anlatmaya başladı.
----------------------------------
FLASHBACK
Yağız, lisede sınıfında sevilirdi. Kimseyi kırmak istemez, kimseyle kötü olmaz bu yüzden herkesle anlaşır ama fazla samimi olmazdı. Muzip birkaç kişi arada takılır ama çok üstüne gidemezlerdi. Lisenin ilk senesinde bir kez Yağız'ı fazla sıkıştırmayı denemiş, sınıfın ortasından ambulansla götürülen Yağız'ı sonraki gün suçlulukla hastanede ziyarete gitmişler ve gözleri fena korkmuştu. Bu yüzden biraz da acıyıp herkes iyi geçinirdi onunla...
.....
Her ne kadar doğum günü kutlamıyor olsa da arkadaşlarının ısrarıyla o gece dışarı çıkmış, 18 oluşunu kutlayacaklardı.
Yağız gece kulüplerini pek sevmezdi hele de Londra'daki gece klüpleri ona hiç uygun değildi.. Kalbi yüzünden alkol de kullanmıyordu ama arkadaşlarını kırmamak için gelmişti. Sonuçta onun için buradalardı ve neredeyse bütün sınıf gelmişti. Lisenin son yılı da biterken herkes son kez birlikte eğlenmek istemiş, Yağız da böyle düşünmüştü.
Gece ilerlemiş, her bulduğunu içen arkadaşları iyice kafayı bulmuştu. Yağız giderek cıvıyan ortamdan rahatsız olarak kalkması gerektiğini söyleyip gidecekken üç dört arkadaşı onu durdurdu. İçlerinden biri kulağına eğilip ona sürpriz yaptıklarını, çok güzel bir hediyeleri olduğunu söyledi.
Yağız, sürprize gittiklerini söyleyen arkadaşlarını takip ederken bir odanın önünde durmuşlardı.
İçlerinden biri kapıyı açarken diğerleri saçma çığlıklarla Yağız'ı içeri itip kapıyı kapattı.
Yağız neler olduğunu anlamadan loş odaya bakarken arkasından sarılan beden önüne geçmiş, "Doğum günün kutlu olsun," diyerek gömleğinin düğmelerini açarken boynuna sertçe gömülmüştü.
Yağız adeta donup kalmıştı. Ne ağzını açıp dur diyebiliyor ne de kadını kendinden uzaklaştırabiliyordu.
Hayatındaki ilki kendinden fazlaca büyük bir fahişeyle olsun istemiyordu. Ama kadın fazlasıyla tahrik etmiş, 18 yaşında, hormonları kontrolsüzce salgılanan her ergen gibi Yağız için de karşı koymak imkansızlaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanficYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...