35

941 54 65
                                    

Hazan ve Yağız sabah erkenden Tolga'yı okula bırakıp nikah tarihi almak için belediye binasına gittiler. En yakın tarih 20 gün sonra yani 31 Mayıs'dı. O tarihte karar kılıp işlemleri başlatarak binadan ayrıldılar.

Önceki gün konuştukları mekan sahibine giderek mekanın şirket için uygun olup olmadığını kontrol ettiler. Ayrıntıları konuşarak düşünmek için süre isteyerek veda ettiler.

Son olarak düğün için küçük bir butik kafe ile görüşüp dekorasyonda ne gibi değişiklikler yapılabileceğini öğrenerek kendi isteklerine uygunluğunu ölçtüler.

Hazan'ın küçük bir işi olduğundan evde buluşmak üzere veda ederken evde yemek olmadığından bugünü hamburger günü ilan edip Yağız'dan gelirken McDonald's dan birşeyler almasını istedi. Yağız ise Tolga'nın çıkış saati geldiğinden tekrar okula dönüp çıkış zilinin çalmasını beklerken Tolga'nın servis görevlisine bilgi verdi.

Zil çalıp öğrenciler çıkmaya başladığında servise binmek için sırada bekleyen Tolga, Yagız'ı görerek koşarak sarıldı.

Yol boyu Yağız, okulda neler yaptığını sorduğu Tolga'yı gülümseyerek dinlemişti.

Arabayı park eden Yağız, Tolga'yla birlikte McDonald's dan içeri girdi. Kucağına alıp büyük ekranları görebilmesini sağladığı bedene ne yemek istediğini soran Yağız, ekrandaki örümcek adamlı menü resmine heyecanla  "BUNDANN!" diyerek güllümseyen Tolga'yı onaylayıp üçü için sipariş verdi.

Görevli, içecekleri doldurup pakete yerleştirirken Tolga Yağız'a, "Ama onda çok buj var, yine hasta olursam?" diyerek korkuyla baktığında, görevli arkadan getirdiği örümcek adam resimli bardağı gösterip "Bu senin içeceğin, bunda buz yok. Diğeri babanın içeceğiydi" derken gülümseyerek işine devam etti.

Hazır olan siparişi uzatarak Tolga'ya "Afiyet olsun küçük Bey," diyip gülümseyen görevli Yağız'a baş selamı verdi, "Afiyet olsun." Teşekkür eden Yağız, Tolga'nın elinden tutup binadan dışarı çıkarak arabaya döndüler.

Eve geldiklerinde Hazan da yeni girmiş, odasında üzerini değiştiriyordu. Yağız, Hazan'a seslenip cevap aldıktqn sonra torbadaki yiyecekleri masaya çıkarıp hazırladı.

Dükkandan çıktıklarından beri Yağız'ın dikkatini çeken Tolga, bozuk suratıyla koltukta oturuyordu. Oysa ki öncesinde gayet mutlulukla gününün nasıl geçtiğini anlatmıştı. Birşeyler olduğunu fark eden Yağız, yanına gidip oturdu. Küçük bedeni kendine çevirip saçlarını okşamak için uzandı, "Tolga?! Birşey mi oldu abicim? Hı~?"

Tolga, kollarını göğsünde bağlayıp Yağız'ın elinden kaçarak kızgın bakışlarını önüne düşürdü, "O kadın niye öyle dedi? Sen benim babam değilsin ki... Seninle kalırsam babam mı olacaksın!? O zaman ben seninle KALMİCAAAAM, beni geri götür."

Küçük beden giderek sesini yükselterek Yağız'dan uzaklaştı, "Sen benim babam değilsin, istemiyorum, olmaaa... Babalar çocuklarına bağırır, döver, acıtır hep... Baba değilsin işte sen, değilsin BANANEEEE!!" Tolga gözlerinden akmaya başlayan yaşlarla koltuktan kalkıp orta sehpanın üzerindeki mumlardan birini yere fırlatarak kırdı.

Yağız da yere inerek küçük bedene hızlıca sarılıp hıçkırıklarını içine attı, "Ben senin Yağız abinim. Ben senin kankan Yağız'ım... hep öyle kalacağım, söz..." Bir süre yüksekçe ağlayan beden, Yağız'ın geri çekilmesiyle ayrıldı. Yağız, Tolga'nın gözyaşlarını silip kucağına alarak yüzünü yıkamak için lovaboya yöneldi.

Salonun hol girişinde yaşlı gözlerle hıçkırıklarını sakladığı elini sıkıca ağzına kapatarak duvara yaslanmış Hazan'ı görüp nemli gözleriyle baktığında Hazan, yanağını okşayıp aynı merhametle baktı.

KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin