Hazan'ın doğumu iyice yaklaşmış, herkes kalan günleri sayıyordu. Fazilet ve Sadık Bey, yakınlarda bir ev tutup yerleşmişti.
Fazilet bir taraftan ilk torununun kız olması mutluluğuyla doğduğu andan reşit olana kadar ihtiyaç duyacağı herşeyi alıyor, Yağız bir taraftan evdeki 3 odayı kızı için hazırlıyor Ece her gün görüntülü arayıp Hazan'ın ve yeğeninin nasıl olduğunu soruyordu. Hazan her ne kadar bu fazla ilgiden bunalmış olsa da herkesin mutlumuğuna gölge düşürmek istemiyordu.
Yağız işten geldikten sonra hem Hazan evde çok bunaldığından hem de egzersiz yapması gerektiğinden yürüyüş yapmak için akşamları birlikte dışarı çıkıyorlardı.
Karnı giderek büyüdüğünden artık ağırlığıyla zorlanan Hazan'ın azıcık yürüse bile ağrıyan beline ve sırtına yorulmadan saatlerce masaj yapan, ovan Yağız, Hazan'ına kıyamasa da tüm bunlar geçtiğinde kollarında olacak minik kızıyla daha da heyecanlanıyordu.
Yine her zamanki gibi dolaşmak için hazırlandılar. Yağız ayakkabılarını giydikten sonra girişe koydukları benche oturan Hazan'ın ayaklabılarını giydirip elinden tutup kalkmasına yardım ederek evden çıktılar.
Yağız'ın koluna girerek yürümeye başlayan Hazan, deniz havasını derince içine çekti. Sohbet ederek dolaşmaya başladıklarında hava hafif esiyordu. Yüzüne vuran hafif esinti, Hazan'ı biraz olsun rahatlatıyordu.
Hazan bir anda durup kısık bir inlemeyle karnını tuttuğunda Yağız, neler olduğunu sorarken yanındaki kadını her ihtimale karşı sıkıca sardı. Hazan, kısaca, "Oluyor bazen, sıkıntı yok." diyerek sakin olmasını söylese de Yağız, kenardaki banklarda biraz oturmalarını istedi.
Biraz oturduktan sonra Yağız'ın endişeyle baktığı kadının iyi olduğuna ikna olmasıyla yürümeye devam ettiler. Kısa süre sonra Hazan, yorulduğunu söyleyerek eve dönmek istemiş, dönüş yoluna girdiklerinde, Hazan'ın yeniden sancısı olmuştu. Bir an önce eve geldiklerinde Yağız, sıkıca tuttuğu Hazan'ın salondaki kanepeye uzanmasını sağladı.
Daha iyi hissedip hissetmediğini soran Yağız, her ihtimale karşı hastaneye gitmek için önceden hazırladıkları eşyaları çıkarmaya başladı. Elindeki bavulla salona gelirken Hazan'ın yüksek inlemesiyle yanına koştu, "İyi misin?! Sevgilim n'oldu? Geldim bi'tanem! Geldim bebeğim!"
"Yağız! AHH~! YAĞIIIIZ!!! Lavaboya gitmem lazım-AHH~! Bi'şey oluyo!!1" Yağız hızla destek olup Hazan'ı kaldırırken eşofmanındaki ıslaklığı fark etti, "HAZAN! Hazan?! Su-Suyun mu geldi?!" Hazan da duyduklarıyla aceleyle alt tarafına bakıp ıslaklığı fark etti.
Yağız, sakin olmaya çalışarak danışmayı arayıp birinin gelmesini rica etti. Sakinleştirmeye çalıştığı Hazan'ın kalkmasına yardım etmek için koluna girse de Hazan, kalksa da adım atmak için tereddüt ediyordu, "Yağız, dizlerim titriyo!! Bacaklarım tutmuyor sanki!!!"
Yağız, belinden sıkıca sardığı kadının bir kolunu boynuna dolarakan ağırlığını bölüştü, "Tamam hayatım! Sıkı tutun bana, ağırlığını bana ver!.. Sakiniz sevgilim, sakin... Hiçbir şey olmayacak, herşey yolunda, bebeğimiz geliyor. Derin nefes alıyoruz! Hadi bi'tanem!" Yağız, heyecandan kalbi duracak gibi hissediyor, Hazan'a çaktırmamaya çalışsa da panikten zor düşünebiliyordu. Yine de kendini toplayıp sevdiği kadının en zor gününde ona destek olacaktı.
Yağız, Hazan'la kapıya yaklaşırken gelen görevli içeri girmeye tereddüt etmiş kapıda bekliyordu. Yağız, içerideki bavulları otoparka indirmesini rica ettiğinde görevli durumu anlayarak hızlıca çantaları alıp asansörü çağırdı.
Sıkıca tuttuğu Hazan'la görevlinin hazır beklettiği asansöre binen Yağız, teşekkür etti. İnen asansörde gözyaşlarıyla nefeslerini kontrol etmeye çalışan Hazan, nefeslerinin ve gözyaşlarının arasından konuştu, "Yağız! Annemler!! OFFF~ Anneme haber ver."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanfictionYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...