Hastanedeki bir gün daha geride kalırken Yağız ve Hazan, sönen ışıklarla girdikleri yataklarında uykuya hazırlandı.
Yağız bugün olanları düşündü. Hayatının en berbat, en rezil olduğunu düşündüğü anılarını anlatmış, yine aynı krizlerden birini yaşamış, karşılığında ona sarılan iki bedenle karşılaşmıştı. İkisinin de yüzüne bir daha bakamamaktan korkan Yağız tam tersine artık eskisi kadar endişeli değildi, rahatlamış hissediyordu.
Bu güne kadar Yağız, bunları öğrenen herkesin lisedeki aptallar gibi davranacağını sanıyordu. Öyle olmadığını görmek Yağız için tarif edilmez bir mutluluktu.
Böylesi sevilmeyi ilk kez tadan adam huzurla uykuya daldı.
Hazan yattığı yerden bugün olanları tekrar hatırlamış, kapı arasından istemeden de olsa duyduğu hikayeyle, Yağız'ın bunca şeyle nasıl baş edebildiğini düşünerek içi acınıştı.
Yağız'ın, tüm yaralarına rağmen tertemiz bir kalbi vardı. Bunca kötülükten onun yüreğine en ufak bir karartı bile düşmemişti. Bu adama aşık olduğu için giderek daha da gururlanıyordu.
......
Sabah olmuş, kahvaltıyı güzelce yapan ikili, Duygu'nun eşliğinde kontrol için gelen doktoru dinliyorlardı.
Doktor, Yağız'a son kapsamlı tetkiler yapılarak sonuçlara göre ilaçları yeniden planlanıp taburcu edileceğini söylemiş, sormak istediği bir şey olup olmadığını sormuştu.Yağız, normal yaşantısına ne zaman dönebileceğini sormuş, birkaç ay daha dikkatli olması, 3. ay kontrolü için geldiğinde daha net belli olacağı yanıtını almıştı.
Geçmiş olsun diyerek giden doktorun ardından Duygu sevinçle ikiliye yaklaşmış sonra birden yüzü asılmıştı.
Şaşırarak ne olduğunu sordu Yağız."İyileşiyorsun çok seviniyorum ama bir yanım da sizi burdaki kadar sık göremeyeceğim için üzülüyor..."
Duygu'nun cevabına Hazan sarılarak karşılık verirken Yağız göz devirmiş, "Kötü mü işte! bizi özlediğini bahane edip gider Ahmet'in omzunda ağlarsın. Bak gördün mü gidişim bile senin işine yaradı. Hadi yine iyisin..." gülümseyerek söylerken Hazan ve Duygu'nun kötü bakışlarıyla kahkahasına engel olamamıştı. Diğerleri de gülmeye başlayıp Yağız'ın yanına oturmuş, şakayla söylediği şeyin mantıklı oluşuna daha çok gülmüşlerdi.
Bir süre sonra kahkahalar kesilmiş Hazan'ın Duygu'ya ayrılma sebeplerini sormasıyla ciddileşmişlerdi. Yağız da tam bilmediğini söyleyip anlatmasını istedi.
Duygu, aslında ortada büyük bir sorun olmadığını, küçük küçük meselelerin birleşip üstüne bir de inatlaşmanın girmesiyle boşandıklarını, aslında birbirlerini çok sevdiklerini anlattı.
Sohbete devam ederken Duygu'nun telefonu çalmış, Yağız'ı MR için beklediklerini, MR-3 e gelmelerini söylemişlerdi.
Yağız, tekerlekli sandalyeye itiraz edip yürüyebidiğini, onunla gitmek istemediğini söylese de MR sırasında ilaç verileceğinden geri dönüşü de düşünmek zorunda olduğunu belirten Duygu'yu ikna edememişti.
Asansörün düğmesine basıp beklemeye başlamış, bu sırada Hazan parmaklarını Yağızınkilere kenetleyip sıkıca tutmuştu. Gelen asansöre binmiş kapıların kapanmasını bekliyorlardı.
Duran asansöre binenler ve inenler olmuştu. Binenlerden muhtemelen onun yaşlarında bir kadının, Yağız'a fazla dikkatli bakmasından rahatsız olan Hazan, sandalyedeki Yağız'ın boynuna sarılmış saçlarına kısa bir öpücük kondurup kafasını vücuduna yaslamasına izin vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
Fiksi PenggemarYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...