Yağız taburcu olalı iki ayı geçmiş, Duygu hamileliğin üçüncü ayını bitirmişti. Günler adeta birbirini kovalıyordu. Artık herkes düzenini oturtmuş, günler rutine dönmeye başlamıştı......
Pazar sabahı erken kalkan Yağız, kahvaltı hazırlamış Hazan'ı uyandırmak için odasına gidiyordu.
Kapıya bir kez tıklayıp ses gelmeyince aralayan Yağız, yatağında örtüsüne bürünmüş Hazan'ı görerek kocaman gülümsedi. Sessizce odaya girip yatağa yaklaştı.
Yanına uzanıp sarılmak ve öperek uyandırmak istediğinden Hazan'ın üzerindeki örtüyü yavaşça itti. Bir anlık şoktan sonra kendine gelip Hazan'a endişeyle ve sertçe seslendi, "Sevgiliim!.. Hazaan!! Hazan, uyan lütfen. HAZAN!"
Hazan ani sesle uyanıp başında dikilen Yağız'a, buruşturduğu yüzü ve zorlukla araladığı gözleriyle baktı, "N'oluyo Yağız sabah sabah? Niye bağırıyorsun!?"
Yağız yere çöküp Hazan'ın yüzüne yaklaşarak derin bir öpücük kondurdu, "Hayatım, iyi misin? Kalkabilir misin? Yardım edeyim... Hadi, seni bir hastaneye götürelim."
Hazan uyku sersemliğiyle Yağız'ın ne dediğini anlayamasa da yüzündeki endişeyi fark ediyordu. Bir an için gözlerini kırpıp kendine gelmeye çalışmış ve ne yazık ki gelmişti.
Hissettiği ıslaklıkla bugünün tarihini hatırlayıp gece hazırlıksız yatmış olmasına lanet etti. Ama Yağız bunu nerden biliyordu?!
Huzursuzlukla aşağı bakan Hazan örtünün açık olduğunu görüp panik ve biraz da sinirle yatakta doğrularak örtüyü tekrar üzerine çekti, "Of, Yağız niye açıyorsun sen benim üzerimdeki örtüyü ya!? OFFF! Aklımı aldın!!"
Hâlâ endişesiyle Hazan'a yardım etmek için ayakta bekleyen Yağız, Hazan'ın fazla rahat tavrıyla düşünme gereksinimi duyup bir süre sonra anlayarak aklına tükürmek istedi, "Özür dilerim bi'tanem, ben bi anda bilemedim. Ama gel yine de bi' hastaneye gidelim, lütfen... çok fazla şey var..."
Hazan fazla gergin ve sinirliydi ama Yağız'ın bu haline biraz yumuşuyordu, "Yağız, ortada anormal birşey yok, sakin ol. Benim regl kanamalarım hep fazla olur... Çarşafları filan da atar yenisini alırım, kusura bakma... Sen çık ben üstümü filan değiştireyim kahvaltı için birşeyler hazırlarım."
Yağız göz devirip Hazan'ın saçlarını okşadı, "Hazan, ne saçmalıyorsun bi'tanem, ne çarşafı Allah aşkına? Evi yaksan umrumda olmaz, sana birşey olmasın. Hem ben kahvaltı hazırladım, onun için seni uyandıracaktım. Neyse ben çıkayım sen rahat rahat şeyap..." Yağız birkaç kez kararsızlıkla arkasını dönüp odadan çıktı.
Hazan, Yağız'ın kahvaltı jestiyle mutlu olsa da şu anki durumu çok müsait olmadığından bunun teşekkürünü daha sonra yapacaktı.
Yağız'ın çıkmasıyla yavaşça kalkıp kısa bir duşun ardından temiz kıyafetler giydi. Çarşafları toplayıp çöp torbasına sokarak ağzını sıkıca bağladı. Çarşafın altına serili aleze sonsuz teşekkür etmişti. Bu arada kasıklarında ve karnındaki ağrılar yüzünden her an ağlayabilirdi.Dikkatle telefonundan birşeyler okuyan Yağız'ın yanına gelerek "Tekrar günaydın," diyip yanağına kısa bir öpücük kondurdu.
Yağız öpücüğe gülümseyip uzaklaşmış odadan birşeyler alıp gelmişti, "Sevgilim, çok ayakta kalma otur şöyle," sandalyeyi çekip Hazan'ı omuzlarından tutup oturttu, "Benim çok bilgim yok böyle şeylerle ilgili malum... O yüzden internetten baktım, sıcak su torbası iyi gelirmiş. Şansına evde iki tane varmış," gülümseyerek Hazan'a bakıp devam etti, "Sen şimdi al bunları, ben sana sıcak sıcak bir çay koyayım." Sıcak su torbalarını Hazan'ın yanına bırakıp çaydanlığa uzanarak çayları doldurmuş, dikkatle masaya getirip önce Hazan'a vermişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanficYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...