Aradan geçen zamanda Mila çoktan 1 yaşını geçmiş, Duygu kardiyoloji baş hemşiresi olmuştu.
Tolga ise ilkokula başlamıştı. Evlat edinmek için Yağız ve Hazan'ın en az 5 yıllık evli olması gerektiğinden bir süre daha yurtta devam edecekti. Tolga da bu durumdan memnundu. Giderek alıştığı yurttaki düzenini de seviyordu. Yaz tatillerinde çoğunlukla Yağız ve Hazan ile kalıyordu.
Yağız ve Hazan'ın evinde yapılan kalabalık 'aile' yemekleri artık daha eğlenceli olmaya başlamıştı. Yağız, böyle bir aileye sahip olduğu için kendini çok sanslı hissediyor, tüm bunların mimarı olan Hazan'a duyduğu hayranlık tarif edilemez boyutlara ulaşıyordu.
Her ne kadar birbirlerini bu kadar sevseler de geçen zaman ve günün her saati birlikte olmaları yeni sorunlar da doğuruyordu. Cicim aylarının geçmesiyle evliliğin gerçek yüzüyle tanışmaları uzun sürmemişti. Artan kıskançlıklar, küçücük bir şakadan büyüyen mevzular, yersiz kavgalar artık hayatlarındaki yeri almıştı.
Yaz aylarında olduklarından Tolga okula gitmeyip evde oluyor, bu yüzden genelde sessiz tartışmayı tercih ediyorlardı.
.Şirkette yapılan anlaşma toplantısına katılan karşı tarafın en büyük ortağı Hülya Hanım; çakma sarışın, boya küpü, uzun boylu, iddialı tarzdaki giyimi ve şuh kahkahasıyla fazla işveli bir kadındı.
"Bazılarının ruhunda var aşiftelik!" Kadını gördüğünde içinden geçirdiği cümleyle tek kaşını kaldıran Hazan, yapmacık gülüşüyle kadının elini sıkmıştı.
Tanışma faslının ardından toplantı odasına geçtiklerinde kıdem gereği Yağız ve Hülya masanın başına oturmuş, Hazan Yağız'ın sağındaki grubun en başında oturuyordu. Yine de o kadının Yağız'la yan yana oturması Hazan'ın sinirlerini bozmuştu.
Toplantının başlamasıyla teklifler, sunumlar ve öneriler ortaya kondu. Sunumlar boyunca Hülya her seferinde bir bahane bulup Yağız'ın omzuna dokunuyor, iyice yaklaşıyor, bir şeyler fısıldayıp yapmacıkça gülüyordu. Bunlar Yağız'ın hoşlanmadığı şeylerdi, topluluk içinde Hazan bile yapmazken bu kadının yapması Hazan'ı çileden çıkarmıştı. Yağız'ın tepki vermeyip sadece kasılması iyice sinirlerini hoplatmıştı.
Bir ara dirseğini Yağız'ın sandalyesine yaslayıp kafasını eline koyan Hülya'yı gören Hazan, ne kadar kendine hakim olsa da ağzından ''YAVAAAŞŞ!'' diye küçük bir tepki kaçmış, meraklı gözler kendine döndüğünde slayt gösterisini yöneten arkadaşını uyardığını söylemişti.
Toplantının sonunda Hülya ve ortaklarının karar vermesi için biraz zaman tanındı. Yan odada teklifleri değerlendirirlerken Yağız da kendi ekibine teşekkür ediyordu.
Tekrar masaya dönerek yerine oturan Hülya, "Teklifinizi bir şartla kabul ederim!" diyerek söze başladığında kendi ortakları da şaşırmıştı, "Yağız Bey'in sektördeki başarısının sırrını bir akşam yemeğinde ayrıntılı dinlemek isterim!"
Hazan, kadının kırptığı gözünü oyup imayla yukarı doğru kıvrılan ağzına tıkmamak için kendini çok zor tutuyordu. Daha da önemlisi, yetmezmiş gibi Yağız, gülümseyerek "Tabii! Ne zaman isterseniz, memnuniyetle!" demişti. Hazan salladığı bacağı ve elinde çevirdiği kalemle kendine hakim olmaya çalışıyordu.
Hülya yine o tiz kahkahasıyla gülüp anlaşmayı kabul ettiklerini söylediğinde, Yağız dosyayı uzatıp kadınla gülümseyip anlaşma detayları hakkında sohbet ediyordu.
Ani sesle herkes sesin geldiği yere döndüğünde, Hazan özür dileyerek kırılan kalemin parçalarını avucundan atıp müsaade istedi. Tükenmez kalemi tek eliyle nasıl kırabildiği herkesi şaşırtırken birkaç parçanın ucundaki kan, bazı parçaların eline battığını gösteriyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanfictionYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...