Yeni güne gözlerini açarken yanındaki adamın göğsüne kondurduğu öpücükle yataktan kalktı. Lavabodan sonra sessizce mutfağa inerek klasik pazar kahvaltısı için kollarını sıvadı.
Çay suyunu koyup krep yapmaya başladığında merdivenden inen çıplak ayakların çıkardığı şıpırtı sesini duyduğunda gülümseyerek işine devam etti. Adım sesleri iyice yaklaşıp bacağında hissettiği ağırlıkla aşağı baktı, "A a~? Ne zaman geldin sen prensesim? Günaydın. Gel bakalım!" Kucağına aldığı kızının yanaklarını öpüp yere indirdi.
"Sana süppiz yaptımm." Kıkırdayarak söyleyip kendisi için tezgaha yerleştirilen sandalyeye çıktığında pişerek kabaran krepleri izlemeye başladı.
Kahvaltı masası hazır olduğunda tekrar minik bacaklarıyla merdivenleri çıkıp odalara yöneldi.
Aralık kapıdan girerek yatağa çıkıp seslenmeye başladı, "Abiiii~ Abi, kaaafaltı yapcaz kak hadiii!" Gözlerini yavaşça aralayıp karşısındaki bedene gülümsedi, "Tamam abicim kalkıyorum."
Tolga'nın odasından sonra minik adımlarıyla koşup yatak odasına girerek büyük yatağa tırmandı. Sırt üstü yatan adamın kucağına hoplayarak yanaklarını öpüp göğsüne uzandı, "Babişkooomm! Kaaafaltı zamanıı~!"
Gülümseyerek bu güzel manzarayla uyanan Yağız, gögsündeki kızını sıkıca sarıp öpmeye başladı, "Ben kahvaltıda bu küçük cadıyı yesem olmaz mı? Hı~? Seni yesem ya ben." Sahte ısırıklarına karşın kızından aldığı kıkırtılarla ayaklanan Yağız, kucağındaki Hayal'i havaya atıp tuttuktan sonra yere indirdi.
Babasının lavaboya girmesiyle tekrar Tolga'nın odasına giden Hayal, hâlâ yataktaki genç adamın üzerine atlayıp küçük iniltisine kıkırdadığında Tolga kısık gözlerindeki sahte bir öfkeyle bakmaya başladı, "Demek benim üzerime atlarsınız ha Hayal Hanım! O zaman ben de gıdık canavarına dönüşürüm!"
Tolga büyük bir mutlulukla Hayal'i gıdıklarken odadan yükselen kahkahalarla Yağız da oraya doğru yönelmiş, gülüşen iki kardeşe tebessümle bakmıştı. Hafifçe öksürüp kendini belli ederek yatağa yaklaşıp Hayal'i kucağına almış, Tolga'nın elinden tutup yattığı yerden kaldırarak saçlarını karıştırmıştı, "Hadi elini yüzünü yıka kahvaltıya gel. Hazan bizi paylamadan inelim!"
Odadan çıkan adamın arkasından bakan Tolga, bir kez daha şükrediyordu.
Tolga 12 yaşına girmiş, yasalar önünde de bu ailenin bir üyesi olmuştu. Artık Tolga Egemen'di. Yavaşça girdiği ergenlikle sesi kalınlaşmış, boyu neredeyse Hazan'a ulaşmıştı. Büyüdükçe bu aileye olan bağlılığı ve minneti daha çok artmış ve bu hayattaki en değerli varlığı 5 yaşındaki küçük kardeşi Hayal olmuştu. Yağız ve Hazan ise ona anne babadan fazlası olmuştu.Hazan üst kattan gelen seslere gülümseyerek herşeyi masaya yerleştirip çayları doldurmaya başladı. Babasının kucağında gelen Hayal kendi sandalyesine 2 denemede tırmanmayı başarmıştı. Bu arada Yağız, belime sarıldığı karısının boynuna derin bir öpücük kondurup kokusunu içine çekti, "Günaydın sevgilim!"
Hazan, gülümsemesini büyüterek yüzünü hafifçe yana çevirip sevdiği adamın yanağına koca bir öpücük bırakmıştı.
"Gençler aşkınızı odanızda mı yaşasanız!? Çoluk çocuk var, olan var olmayan var ama dimi!?" Tolga'nın kapıdan girerken söyledikleriyle Yağız toparlanırken uzaklaşan Hazan, sakince çayları ve meyve sularını dağıttı, "Zamanı gelince sizi de görürüz inşallah Tolga Bey!"
Hepsi oturduğunda kahvaltı başlamış, Hayal'in bıcır bıcır konuşmalarıyla hepsi gülerek kahvaltıyı tamamlamıştı. Yağız ve Hazan mutfağı toplarken Hayal, Tolga'yı da peşinden sürükleyerek oyuncaklarının yanına oturtmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanficYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...