20

1.3K 70 56
                                    

....
Hazan'a bir kaç telkinde bulunan Duygu, biraz oturmasını söyleyerek koltuklardan birine götürüp geri döndü.
....

Kapıdaki ışığın sönmesiyle işlemin bittiğini anlayan Duygu yanına gelen görevlilerle içeri girdi. Kısaca Yağız'a nasıl olduğunu sorup yatağına geçirmelerine yardım etti.

Yağız'ın odadan çıkarıldığını gören Hazan hemen yanına gidip elini tutarak gözlerinin içine baktı. O gözlerdeki soruyu anlayan Yağız gülümseyip kısıkça "iyiyim" diyerek elini saran eli okşadı.

Duygu sekreter deskinden doktora telefon açıp BT'nin hazır olduğunu söyledi. Yağız ve Hazan'ın yanına gelerek raporu beklemekle zaman kaybetmemek için doktorun hemen gelip cihazdaki görüntülere bakacağını söyledi.

Üçü birlikte doktoru beklerken Yağız bir elini saran Hazan'a ve diğer kolunu sıkıca tutan Duygu'ya bakarken dudaklarında manidar bir gülümse oluştu. Bunu farkeden Hazan yaklaşıp sebebini sordu.

Yağız derin bir nefes alıp aynı gülüşüyle Hazan'a ve Duygu'ya baktı, "Ben çocukken bu anı çok yaşadım... Çocuktum, bilmezdim ne olacak ne yapılacak... Korkardım sadece, canım yanacak diye korkardım. O zamanlarda benim ellerim hep birbirine kenetlenirdi... boşta kalmasından daha iyiydi öylesi." Tavana bakarak gözlerindeki yaşları geri gönderip devam etti, "Artık korkmuyorum. O çocuk değilim artık ama elimi tutan iki tane melek var... Birine aşığım birine bağlı..."

Hazan da Duygu da ne diyeceğini bilmiyor, sadece izinsiz akan gözyaşlarını gizlemeye çalışıyordu.

Bu sırada doktor Zeynep gelerek Yağız'ı odaya çıkartabileceklerini söylemişti. Hazan'ın Yağız'la gitmesiyle Duygu da doktorun arkasından görüntü odasına girdi.
....

Personelin yatağı yerleştirip çıkmasıyla odada başbaşa kaldılar. Hazan, Yağız'ın üzerindeki örtü düzgün olsa da tekrar düzeltip nasıl olduğunu sordu. "Hazan gerçekten iyiyim. Çok hareket etmeyince acımıyor bile. Sakin ol bi'tanem, " diyerek Hazan'ı yatıştırmaya çalıştı. Muzipçe gülerek Hazan'a takıldı, "Sen bana aşık olmadan böyle değildin, daha bir kontrollüydün. N'oldu kıyamıyor musun artık bana?"

İçeri giren doktorun arkasından Duygu da gelmişti. Selam veren doktor Zeynep, "Yağız Bey, biliyorsunuz ameliyat sırasında gögüs kafesinizi açmamız gerektiğinden bazı kemikleri kesiyoruz. Bu kemiklerden birinde küçük bir kayma olmuş, ağrınızın sebebi de bu," diyerek açıkladı.

Hazan, bunun nasıl olabildiğini ve nasıl düzeleceğini sordu.

Yağız, araya girip nasılını karıştırmamaya çalışsa da doktor Zeynep çoktan anlatmıştı, "Ani bir çarpma, göğüs bölgesine uzun süre baskı uygulamak buna yol açabilir. Olağan bir durum. Bir süre çelik korse kullanıp fazla hareket etmediğinde kemik kendi kendine eski konumuna gelecektir... Bu hafta sizi evinize göndermeyi planlamıştık ama bu durumda bir süre daha misafir edeceğiz sizi malesef... Tekrar geçmiş olsun."
Doktor Zeynep, bilmeden bombayı odaya bırakıp Duygu'ya gelmesini söyleyerek odadan çıktı.

Hazan sinirle odanın içinde dolaşıyor, iki eliyle şakaklarına vurarak akan gözyaşlarına da kızıyordu, "Benim yüzümden oldu. Salak gibi sokuldum bir de uyudum. Hepsi benim yüzümden oldu, aptal..."

Yağız'ın seslenmeleri de işe yaramıyordu. Son çare Yağız,
"Hazan lütfen yanıma gelir misin? Bak sen gelmezsen ben geleceğim. Lütfen Hazan!" diyerek seslenmiş, kalkmaya çalışır gibi yaparak inlemişti.

Dayanamayarak yatağa giden Hazan, "Yağız n'apıyorsun? Zaten benim yüzümden geldi başına bunlar..." başını önüne eğdi.
"Hazan seni yatıran bendim. Sana sarılan da bendim. Olacağı varmış oldu işte, nasıl olduğunun önemi yok. Lütfen sevgilim, kendini suçlama." Hazan'ın saçlarını okşayarak söyledi.

KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin