31

970 59 66
                                    

Serpil Hanım gerekli bilgileri Yağız'dan alıp hemen yurda dönerek işlemleri başlattı.

Tolga'nın serumu bittiğinde Yağız, yavaşça uyandırırken Hazan, beraberindeki hemşireyle odaya döndü.

Serumu kapatan hemşire, Yağız damar yolunun olduğu tarafta oturduğundan müsaade istediğinde Yağız kalkarak yataktan uzaklaşacakken koluna sarılan minik elleri tutup tekrar yaklaştı, "Burdayım, diğer tarafına oturacağım. Bak Hazan da geldi. Tamam mı?" Göz kırpıp hemen yan tarafa geçerek tekrar yatağa oturduğunda, Tolga zaman kaybetmeden tekrar Yağız'a doğru sokulmuştu.

Hemşire içtenlikle gülüp eğildi, "Erkek çocukları anneye çok düşkün olur genelde, sizde tersi galiba..!"

Birbirine bakan Hazan ve Yağız, Tolga'nın ağlamasıyla kendilerine geldiler. Yağız, Tolga'ya yaklaşıp kolunu görmesini engelleyerek hemşireye devam etmesini işaret etti, "Hemen biticem bak Tolga, hemen geçicek... Bak bitti..."

Hazan, pamukla kanayan yere bastırırken Yağız da küçük bedeni kucağına aldı.

Kanın durmasıyla pamuğu çöpe atan Hazan, reçete ve çıkış işlemleri için odadan çıkacakken Yağız durdurdu, "Bi'tanem sen Tolga'yla kal ben hallederim." Hazan'ın yanağına öpücük kondurup odadan çıktı.

Hazan, Tolga'ya yaklaşıp nemli gözleriyle baktığı elini avucuna alarak okşadı, "Çok mu acıdı? Kuzucuğum benim. Öpeyim geçsin, olur mu?" Gülümseyerek küçük ele öpücükler kondurdu.

Artık titremesi durmuş küçük bedenle yataktan kalkıp saçlarına kondurduğu öpücükle, Yağız'ın gelirken Tolga'yı sardığı örtüyü düzgünce katlayıp tekrar küçük bedene sardı. "Şimdi nereye gidiyoruz biliyor musun? Yağız'ın evine gidiyoruz."

Bitkin olsa da çocuğun yüzünde kocaman bir gülümseme oluştuğunda Hazan'ın içini koca bir merhamet doldurmuştu.

Yağız odaya gelerek çıkabileceklerini söylediğinde Hazan, küçük bedeni kucağına aldı. Yağız önden gitmiş Hazan da arkasından odadan çıkmıştı.

Valenin getirdiği arabanın kapısını açan Yağız, yaklaşan Hazan'ı görüp çıkışa doğru ilerledi. Dikkatlice arabaya oturduklarında Yağız da şoför koltuğuna geçti, "Hazır mıyız?! Tolga, şimdi bizim eve gidiyoruz. Radyoyu açayım mı ya da sen ne istersen onu açsın Hazan ablan, al." Telefonunu Hazan'a doğru uzatıp hareket etti.

Hazan, "Kırmızı Balık" gibi çocukların sevebileceği birkaç şarkı açmıştı. Küçük beden kısa sürede uykuya daldığından yol sessiz geçmişti.

Otoparka arabayı park eden Yağız, arka koltuğun kapısını açıp Hazan'ın kucağında uyuyan bedeni aldı. Arabadan inip kapıları kitleyerek asansörü çağıran Hazan'ın gözü yanında, kucağındaki bedene gülümseyerek bakan adama kaymış, ruhunun eridiğini hissetmişti. Şu manzaraya ağlayabilirdi.

Eve girerek Tolga'yı salona yatıran Yağız, montunu vestiyere asan Hazan'a doğru ilerledi, "Bi'tanem, ben yakınlardaki bir AVM'den Tolga'ya giyecek birşeyler alayım. Ilık bir duş aldırıp yatırırım. Seni de böyle peşimden sürükledim hastaneye filan ama merak etme bundan sonrasıyla ben ilgileneceğim..."

Hazan, göz devirip yarı kızgınlıkla Yağız'ın lafını kesti, "Sevgilim, yine ne saçmalıyorsun acaba?! Ne demek o öyle!! Hatırlatırım Serpil Hanım Tolga'nın kalmasına ben olduğum için izin verdi. Sen Tolga'yla kal ben gider alırım bir şeyler, sen bedenini filan bulamazsın şimdi, hem yiyecek birşeyler de almam lazım."

Yağız, hayran gözlerle bakıp Hazan'ın dudaklarına derin hir öpücük bırakarak gülümsedi, "Sen gerçek bir meleksin..."

Hazan gülümseyip minnettar gözlerle bakan adamı öperek evden çıktı.
.

KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin