Sabah erkenden gelerek kan alan hemşireyle güne başlayan Yağız ve Hazan, yarım saat sonra gelen nöbetçi doktoru dinlemeye başladı, "Günaydın, sizi de böyle erkenden uyandırdık ama Yağız Bey'in kanlarını kontrol ettik. Dün öğleden sonradan beri INR değeri stabil, sizi daha fazla burada bekletmemizin gereği yok gibi görünüyor. İsterseniz taburcu edebiliriz sizi."
İkisi de sevinerek sorun yoksa taburcu olmak istediklerini söylediğinde doktor onay vermek için veda edip odadan çıktı.
Gelen hemşire kapı arasından, taburcu işlemleri için Hazan'ı çağırdığında Hazan, hemşirenin arkasından çıktı.
Yarım saate geri dönen Hazan, işlemleri hallettiğini, artık evlerine gidebileceklerini söyleyerek dün Duygu'dan istediği kıyafetleri dolaptan alıp Yağız'ın giyinmesine yardım etti.
Sevda da taburcu olacaklarını öğrenerek odaya gelip ikiliye geçmiş olsun diledi. Gelmişken Yağız'ın elindeki damar yolunu çıkarıp bastırmasını söyleyerek bir parça pamuğu kanayan yere yapıştırdı.
"Yağız abi, kasığında ağrı, sızı ve hafif şişkinlikler olabilir ama büyük şişkinlik ve kanama olursa hemen hastaneye gelin. Kan sulandırıcı başladığımız için 15 günde bir INR değerini yani kanının akışkanlığını ölçtürmen lazım, buraya gelirseniz ben yardımcı olurum. Spontane kanamaların olabilir, kanın normalden sıvı olduğundan. Burun gibi hassas damarlar çabuk kanar, yaraların geç iyileşir, bunlar olağan şeyler." *
Hazan, Sevda'ya peş peşe teşekkürler sıralarken Yağız önceki gece olanlar için tekrar özür dileyerek teşekkür etti. Hazan, vedanın ardından Yağız'ın koluna girerek kalkmasına yardım etti.
Hastanenin çıkışındaki taksilerden birini çeviren Hazan, Yağız'ın binmesine yardım edip kendi de yana binerek evin adresini söyledi. Yolda arayan Duygu'ya yolda olduklarını söyleyip merak etmemesini tembihledi.
Eve gelerek Yağız'ı yavaşça ilk kattaki misafir odalarından birine yatıran Hazan, kendine de yan yatağı hazırladı. Uzandığı yatakta yana kayan Yağız, Hazan'ın yanına uzanmasıyla sevdiği kadına sıkıca sarıldı. Saçlarına kondurulan öpücükler ve hafifçe saçlarını okşayan el Hazan'ı mayıştırmıştı. Yağız ise sessizce Hazan'ı izliyordu.
Çalan zille ayağa kalkan Hazan, Yağız'ın üzerindeki örtüyü düzeltip kapıyı açmaya gitti. Odadan çıkarak dış kapıya ulaşan Hazan, gelenlerin Almet, Duygu ve Mila olduğunu görerek hızla kapıyı açtı.
Selam vererek içeri girdiklerinde Duygu, Hazan'ın yüzündeki yorgunluğu görerek önce nasıl olduğunu sormuş, Hazan, "Yağız'ın yanına gidelim." dediğinden üstelememişti.
Hazan'ın arkasından odaya giren misafirlerle yatakta toparlanan Yağız, Duygu'nun kucağındaki Mila'yı görerek kocaman açtığı kollarıyla iç çekti, "Hİİİİ~ AŞKIM GELMİİİİİİŞ! Çok özledim ben seni Mila! Gel bana!"
Duygu gülümseyip dikkat etmesini söyleyerek Mila'yı Yağız'ın yanına yatırdı. Yağız'ı tanıyarak gülmeye başlayan Mila, herkesi mutlu etmişti. Yağız, başında bekleyenlere döndü, "Dikilmeyin başımızda, yalnız bırakın bizi. Hadi gidin salonda oturun!!"
Birşey olursa seslenmesini söyleyerek salona geçtiklerinde Hazan, Yağız'ın durumunu anlatmış, doktorun söylediklerini tekrarlamıştı. Duygu ve Ahmet, ne zaman ihtiyacı olursa yanında olduklarını tekrar hatırlattılar.
Sohbetin ardından, Hazan'ın da dinlenmesi için kalkan Duygu, Mila'yı almak için odaya girdiğinde hemen çıkarak Hazan ve Ahmet'i çağırarak odadaki manzarayı gösterdi.
Mila, kafasını Yağız'ın göğsüne koyup bir kolunu Yağız'ın beline sarmaya çalışsa da kısa kolu yetişmediğinden yarıda kalmış, Yağız da iki koluyla sıkıca küçük bedeni sarmış uyuyorlardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/272554646-288-k249937.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanfictionYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...