Hazan 4. ayını bitirirken daha iyi durumdaydı. Bulantıları azalmış, karnı belirginleşmeye başlamıştı. Yağız da bu durumdan fazlasıyla memnundu.
.Yağız, sabah erkenden kalkıp Hazan'ı uyandırmadan öperek şirkete gitmek için evden çıktı. Arkasından gelen Semiha, evi toparladıktan sonra Hazan'ın uyanmasıyla kahvaltıyı hazırladı.
Öğleden sonra Hazan'ın kontrolü vardı. Bebeğin cinsiyetini öğreneceklerdi. Bunun neşesiyle kahvaltısını bitirir bitirmez hazırlanan Hazan, danışmadan rica ettiği taksinin gelmesiyle yola çıktı.
Yolda haber vermek için Yağız'ı arasada cevap vermemiş, defalarca denemesine rağmen ulaşamamıştı. İçini kemiren kurtla şirketi aradı. Sekreter Hazan'a nasıl olduğunu sorup sohbet ederken Yağız'ın şantiyeye gittiğini söylemişti.
Hazan taksinin hastaneye ulaştığını fark ederek ödemesini yapıp indi.
Girişte biraz beklese de Yağız'ın arabası görünürde yoktu. Umutsuzlukla içeri girerek randevu saatine kadar içerde beklemeye başladı.
Randevu saati yaklaştığından asansöre binip doktorun odasının olduğu kata çıktı. Katın tamamı kadın doğum servisinin olduğundan bekleyen hastaların bir çoğu gebeydi ve çoğunun eşi yanındaydı. Hazan, sekretere 'eşini beklediğini, gelene kadar diğer randevulara öncelik verilmesini' rica edip düşen yüzüyle en uzak köşeye oturdu.
Saatler geçmesine, hastaların çoğunun muayene olup gitmesine rağmen Yağız, hâlâ gelmemişti. Gözlerine dolmaya başlayan yaşlarla tekrar aramayı deneyen Hazan telefonun çalış sesinden nefret etmeye başlarken telefon açıldı, "Yağız nerdesin? Seni bekl-"
"Alo?! Hanımefendi telefonun sahibiyle yakınlığınız nedir?"Hazan şok olmuş Yağız'ın telefonunu açan kadının kim olduğunu anlamaya çalışıyordu, "B-ben eşiyim asıl siz kimsiniz? Ne işi var Yağız'ın telefonunun sizde? Yağız'ı verin telefona!"
"Hanımefendi eşiniz bir trafik kazası geçirdi. Ben ambulans hekimi Ceylan." Hazan duyduklarıyla yüksekçe çıkan sesiyle ayağa fırlamış, tüm dikkatler üzerine toplanmıştı, "N-Ne kazası!! Yağız! Yağız, eşim! İyi mi Yağız?"
"Eşinizi hastaneye götüreceğiz, kalp ameliyatı izleri var, takip eden doktorunun hangi hastanede olduğunu biliyor musunuz?" Hazan, duyduğu şeylerin ne demek olduğunu bile anlayamıyordu. Akmaya başlayan gözyaşlarıyla kendini toparlamaya çalıştı, "Ha-hastane? Şey- Amerikan! Amerikan hastanesi... Doktoru burda. Be-ben de burdayım."
Telefondaki kadın, ekip arkadaşlarına iletip Hazan'ı da onaylayarak telefonu kapattı. Yanına gelen sekreter, hafifçe eğilip ayaktaki Hazan'ın eğdiği yüzüne bakmaya çalıştı, "Hazan Hanım? İyi misiniz? Bir sorun mu var..? İsterseniz buyrun doktorumuz hemen ilgilensin sizle?"
Hazan, kafasını kaldırıp birkaç saniye sekretere baktıktan sonra tüm gözlerin üzerinde olduğunu fark ederek kafasını sallayıp şokla oturduğu yerdeki çantasını aldı, "I-IĞH~! Benim- Benim gitmem lazım!"
Ellerindeki titreme tüm vücuduna yayılmış asansòrün acile inmesini bekleyen Hazan, sabırsızlıkla ıslanan gözlerini silip kendini sakinleştirmeye, nefes almaya çalıştı ama hiçbiri işe yaramıyordu. Yağız'a birşey olmuş olma ihtimali göğsünü sıkıştırıyor, nefes almasını engelliyordu.
Acil kapısında beklediği 5 dakika 5 asır gibi gelmişti Hazan'a... Dökülen gözyaşlarıyla yeni yeni belirginleşen karnına sarılıp minik bebeğinden güç almaya çalıştı ama bu yaptığı daha şiddetli ağlamasına neden olmuştu.
Görüş açısına giren bir şişe suyla kafasını o yöne çevirdiğinde kendi yaşlarında bir kadın, yeni alındığı belli olan suyu yüzündeki içtenlikle uzattı, "Geçmiş olsun... Biraz için iyi gelir! İsterseniz şurdaki banklara oturun!" Hazan kafa sallayıp oturduğu yerde bir yudum su alıp gözyaşlarını sildi. Yanındaki kadın hiçbir şey sormadan sadece destek olduğunu belli ederek oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanfictionYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...