12

1.8K 86 79
                                    

Sabah olmuş tüm rutinler yapılmaya devam ediyordu. Komodinin üstünde aradığı defterini bulamayan Yağız odadaki eşyalarının kaldırıldığını hatırladı. İzolasyon protokolü şu an için en büyük düşmanıydı.

Duygu önce Ece'nin odasına girmiş, tansiyon ölçerken Hazan'ın lavaboda olduğu bir anda "12'de ablanı dışarı çıkar," demişti. Durumu anlayan Ece kabul ederek göz kırptı.

Duygu kendi kıyafetleriyle mutlulukla odaya girerek Yağız'ın yatağına oturdu. Yağız'ın şaşkın bakışları karşısında, "Evet Yağız Bey, bu sabah itibariyle kanınızdaki enfeksiyon seviyesi 0'ı görmüş bulunmaktadır. Böylece izolasyon protokolü feshedilmiştir," diyerek ayağa kalkıp Yağız'ı selamlayarak tekrar oturdu. İkisi de rahat bir nefes aldı.
Duygu dayanamayıp eğilmiş, yataktakinin alnına bir öpücük kondurarak "abla öpücüğü' demişti.

.....

Odada geriye sadece monitör kaldığında işi biten personel çıkarken Duygu odaya girdi. "Oh be, oda aydınlanmış resmen." diyerek göz atıp Yağız'a bakarak şaşırdı, "E sen niye giyinmedin hâlâ? Çekmişsin örtünü de gırtlağına kadar... Vedalaşamadıysan hatıra olarak kalsın."

Yağız odaya girip çıkan personel yüzünden üzerindeki örtünün katını açarak üzerine çekmişti.

"Ha ha Duygu. Çok komik." diyerek sahtece güldu Yağız.

Duygu bu sırada telefonunu çıkarıp farketmediği mesaji okuyarak "Ahmetle konuşmuştun yardım edecekti sana. Çoktan gelmiştir diyordum ama hastası fenalaşmış, bırakamıyormuş," diyip açıklama yaptı.

Ahmet, Duygu'nun çok sevse de inadı yüzünden boşandığı ama pişman olduğundan kopamadığı eski eşiydi. Aynı hastanede dahili servinde hemşireydi.

Duygu, "Yapacak bir şey yok malesef. Bugün bizde de erkek hemşire yok. Şansına küs. Saddce sondanı alıp çıkacağım odadan " diyip yaklaşarak örtüye uzansa da bileğine sarılan elle durmak zorunda kaldı.
"Yağız, hadi bak söz veriyorum 10 saniye bile sürmeyecek," diyerek ikna etmeye çalışsa da karşılığında kocaman bir "HAYIR," aldı.

Saat 11'i geçiyor zaman daralıyordu. Duygu bir an önce Yağız'ı dışarı çıkarmalıydı.

"Ya sabır... Yağız bak, günlerdir seninle şu odadayım, yorgunum, lütfen daha fazla yorma beni. Hadi kuzum," yumuşak ses tonuyla söyleyip geri adım atmayan Yağız'a baktı.

"Yağız gerçekten sıkılmaya başlıyorum... 10 saniyede halledeceğim işte. İlla güvenlik mi çağırayım?"

Duygu'nun ne için bu kadar üstelediğini bilseydi keşke Yağız...

"Çocuk gibi rezil mi olacaksın burda? Bana farketmez, 5 saniyen var. 5..."
Blöf yaptığını düşünen Yağız, "Duygu, saçmalama böyle bir şey yapamazsın!?"

"4... 3..." Duygu sayarken bir yandan Yağız'ın da görmesini sağladığı telefonundan "Güvenlik" yazılı numaranın üstüne basarak aramayı başlattı.
"2...1...." Aynı anda telefondan "...... hastanesi güvenlik, buyrun?" sesi yükseldi. Duygu gözlerini Yağız'ın gözlerine sabitledi,
"Kolay gelsin, kardiyoloji servisine bir arkadaş yollayab-"
İşin ciddiye bindiğini farkedip oflayarak kabul eden Yağız'ın ardından telefonu kapattı.

Yağız'ın, 'gözünü kapatarak ya da dokunmadan yapması' yönündeki tekliflerine göz devirerek, "Yağız saçmalama lütfen. Tamam, hoş bir şey değil, kabul ediyorum ama emin ol, bunun koluna damar yolu açmaktan bir farkı yok benim için," eldivenlerini giyerken rahat olmasını söyleyip yatağın ayak ucundaki korkuluğu indiren Duygu, "Hadi, akşama kadar seni mi bekleyeceğim ayakta," sahte bir sertlikle Yağız'ı uyardı.

KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin