Yağız, Tolga'yı asık suratıyla yurda bırakmış, tekrar eve dönmüştü. Hazan ise Duygu'nun yanında bebekle ilgileniyordu.
Duygu ve Ahmet bebeklerinin ismini "Mila" koyma kararı aldılar.
Şirketten gelen telefonla Yağız üzerini değiştirip Duygu ve Hazan'a veda ederek şirkete geçti.
Şirkette birkaç görüşme yapan Yağız, odasında son kontrolleri yaparken sekreteri arayarak 'Gökhan diye birinin kendisiyle görüşmek istediğini' ilettiğinde hemen odasına almasını söyledi.
Sekreterin arkasından Yağız'ın odasına doğru ilerleyen Gökhan, kadının açtığı kapıdan içeri girdi.
.Kapının tıklanmasıyla ayağa kalkan Yağız, sekreterin arkasından içeri giren Gökhan'a doğru ilerleyip sıkıca sarıldı, "Hoşgeldin Gökhan. Ne iyi yaptın. Geçsene..."
Gökhan masanın önündeki koltuklardan birine oturduğunda Yağız da karşısına oturdu, "Yağız kendi yerine otursana abi, işinden olma."
Yağız göz devirdi, "Saçmalama Gökhan? Kahve söylüyorum sana? Orta şekerli?!" Telefonla kahve ve çay isteyen Yağız, havadan sudan konuşmaya başladı.
Görevli içeri elinde kahve ve çayla girip ikisinin ortasındaki masaya bırakarak çıktı. Yağız, artık malum konuyu açmayı planlıyordu. Birkaç yudum aldığı çayını masaya bırakarak Gökhan'a doğru yaklaştı, "Gökhan ben seninle uzun zamandır birşey konuşmak istiyorum. Hatta Hazanla da konuştuk, bi' akşam yemeğe çağıracaktık seni ama düğün, Duygu'nun doğumu, Tolga filan girdi araya bir türlü olmadı."
Gökhan da oturuşunu dikleştirerek elindeki fincanı masaya bırakıp Yağız'a yaklaştı, "Yağız, kötü bir şey yok değil mi abi!?"
Yağız hayır anlamında başını ve elini salladı, "Yok abi kötü birşey değil hatta iyi birşey... Bizim şirkete online bir destek lazım. Sen bu işlerde iyisin, seninle birleşmeyi teklif edecektim... Hem eskiden de bizim işlere tecrübelisin. Birlikte olursak ikimiz için de daha kârlı olur... Tabi sen de istersen..."
Yağız uzun uzun planlarını anlatırken Gökhan birden ayağa kalkarak Yağız'a sarıldı, "İyi ki varsın kardeşim..."
Bir süre daha Yağız ve Gökhan sohbet edip dışarı çıktılar. Bir kafeye oturduklarında Yağız, Hazan'ı arayıp haber vermiş, Hazan Duygu'yla işleri olduğunu söyleyerek biraz geç gelmesini rica edeceğini, Gökhan'ın gelmesinin isabet olduğunu söyledi. Yağız gülümseyerek veda edip telefonu kapattı.
Yağız'ın, Hazan'la tanışmasını anlatmasının ardından Gökhan,Yağız gittikten sonra neler olduğunu anlatmaya başladı. Masanın üzerinde duran Gökhan'ın telefonu çaldığında Yağız'ın gözü ekrana kaymış ve beklemediği o ismi görmüştü. Gökhan telefona göz devirip sessize alırken Yağız açmasında ısrar etmişti.
"Efendim?"
"Ben abisiyim. Siz kimsiniz?"
"Ne kazası!? Hangi hastane?"
"Hemen geliyorum!"
Gökhan telefonu kapatıp anlık şokla donakaldığında Yağız dürtüp neler olduğunu sordu. Gökhan kendine gelerek Yağız'a baktı, "Sinan. Kaza yapmış. Hastanedeymiş... Benim gitmem lazım Yağız."Yağız taksiyle zaman kaybetmemesini, kendisinin bırakacağını söyleyip hızla arabaya ilerledi. Hangi hastane olduğunu öğrenip yola çıktı.
Kısa sürede hastanenin kapısına ulaştıklarında Gökhan hızla arabadan inip hastaneye girerken Yağız Gökhan'ın arkasından gidip yakaladı, "Gökhan!! Abi ben gelmesem daha iyi olur. Bu arabanın anahtarı, al bunu. Lütfen itiraz etme, benim de içim rahat etmez. Bir şeye ihtiyacın olursa gece gündüz ara beni. Geçmiş olsun umarım önemli bir şeyi yoktur..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanfictionYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...