15 Mayıs
Sabah erkenden uyanan Hazan, mutfağa giderek Yağız'ın midesi için efervesan* hazırlayıp sessizce Yağız'ın odasına girdi. Elindeki bardağı kenara bırakarak Yağız'ın sıkıca sardığı başına masaj yaparak minik öpücüklerle uyandırdı.
Yağız, gerinerek uyanıp kocaman gülümseyerek kalktığında, Hazan komodinin üzerindeki bardağı uzattı, "İç hadi sevgilim, midene iyi gelir."
Yağız bir yudum almış ama bulanan midesiyle lavaboya koşmuştu. Hazan da peşinden gidip Yağız'ın yüzünü yıkayıp gülümseyerek öptü.
Odaya dönüp Hazan'ın zoruyla bardağını bitirerek kendine gelen Yağız, yatağa uzanıp Hazan'a sarıldı.
Yattıkları yerde uyuyakalan ikili Ece'nin dürtmeleriyle uyandı, "Abla, kalkın artık ya!! Kahvaltı hazır hadi! Bak annem gelicek hadi! Düğününüz var bugün bu ne rahatlık?!!"
Aceleyle kalkan Yağız ve Hazan oflayarak hızla toparlanıp salona indiler.
Kahvaltının ardından Yağız Tolga'yı da alıp Hazan, Ece ve Fazilet'i, Ahmet ise hemen arkasından Duygu'yu kuaföre bırakıp kendi işlerini halletmeye gittiler.
Arabayı süsletip traş olmak için birlikte erkek kuaförüne gittiklerinde Yağız Ahmet'e bir bahane uydurup dışarı çıktı.
Defalarca kapatıp açtığı telefonuyla sonunda ekrandaki arama imgesine basmayı başararak aldığı derin nefesle telefonu kulağına götürdü.
Uzunca çalan telefonun açılmayacağını düşünerek kapatacağı sırada karşıdan tanıdığı o ses geldi, "Alo, buyrun?.. Kimsiniz?.. Alo?"
Yağız bu sesi özlediğini fark etmişti, artık ses vermesi gerektiğini düşünüp kendini toparladı, "EEM~ Selam Gökhan. Benim... Yağız... N-Nasılsın?"
Gökhan da şaşırarak bir süre cevap verememiş sonrasında toparlanmıştı, "Yağız!! Sen- Yağız, harbiden sensin. Nerdesin oğlum sen?!!"
Yağız'ın hem gözleri dolmuş hem de yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu, "Ben de onun için aradım seni. İstanbul'dayım-"
"Nerdesin? Hemen konum at gelip alayım seni? Yeni mi geldin? Havaalanında filan mısın?" Gökhan sabırsızlıkla Yağız'ı bölüp sorularını sıraladı.
"Yok Gökhan öyle değil... Abi aslında ben uzun zamandır İstanbul'dayım, haber vermedim, veremedim ama bildiğini sanıyordum... Sevgili baban söylemedi mi? Başın sağ olsun bu arada haberim oldu..." Yağız'ın yüzünde ve sesinde acı vardı.
Gökhan'ın sesinde de bıkkınlık vardı, "Saol kardeşim... Senden sonra çok sular aktı o değirmenin altından... Hazım Bey benim de babam değil artık... Neyse konuşruz herşeyi, nerdesin sen onu söyle!"
Yağız derin bir nefes alıp devam etti, "Gökhan... Abi bugün benim düğünüm var... Gelmeni istediğim için aradım, sen de istersen yanımda olursan çok mutlu olurum..." Yağız giderek daha da titreyen sesiyle söylemişti.
Gökhan hem şaşırmış hem de sevinmişti. Sesinden de fark ediliyordu, "Tamam sen bana konum at ben üzerimi değiştirip geleyim... Kardeşimiz evleniyor, misafir gibi sonradan mı gelelim?!"
Yağız konum atarak içindeki huzur ve mutlulukla telefonunu cebine atıp ellerini ensesinde birleştirdi. Bu sefer yanılmamış olmayı diliyordu.
Yaklaşan saatle Yağız, önce Tolga'yı giydirip sonrasında kendi giyinerek kuaförden çıkacakları sırada Gökhan gelmişti. Arkası dönük, Tolga'nın papyonunu düzelten Yağız Gökhan'ı, arkasını döndüğünde ancak görebildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP
FanficYorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutunacak yeni bir dal...