34.BÖLÜM

214 17 0
                                    

3 GÜN SONRA:

Uras neredeyse hiç odaya gelmedi. Peri'yi hiç istemedi yada beni yanına çağırmadı. Sadece kapıya yemek bırakıp gidiyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum. Psikolojik şiddet desek o da değil sonuçta hiç rahatsız etmiyor. Ama onun neden böyle davrandığını da merak etmiyor değilim.

Daha kimse gelmedi. Beni aradıklarına eminim ama bulamadılar. Bulmalarını istiyorum artık. Ama bulsalar da gidemem. Eğer gidersem kızımı benden alır.

Hangi yöne gidersem gideyim benim için herşey daha da kötü oluyor. En ufak bir çıkışım yok. Çıkış çok ama mutlu son yok. Hepsi kötü hepsi berbat seçenekler. Gitmezsem Urasla burada kalmak zorundayım. Gidersem kızımı alacak. Gitmezsem Berke'yi bırakmış olucam gidersem kızımı bırakmış olucam. Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Bir çıkış yolu atıyorum ama yok. Elde var sıfır elde var bomboş mutsuz bir hayat.

Bu sefer soracaktım gerekirse ondan kurtulmanın bir yolunu bulacaktım ama bu gece bu işi halledeceğim.

Peri'yi bırakıp kalktım. Aşağıya indim. Uras gözükmüyordu. Her yere baktım ama yoktu. Üstüme hırkamı giyip dışarıya çıktım. Kapının önünde ateş yakmış oturuyordu. Elinde de içki vardı. Ve sanırım sarhoştu. Çünkü kendi kendine konuşuyordu.

Yanına gidip oturdum.

Uras:Ooo kilitlerin arkasındaki kız sonunda kendi hapishanenden çıkmayı başarmışsın.

Umay: Çıkmıyorum çünkü...

Uras:Benden korkuyorsun.

Umay: Hayır. Senden nefret ediyorum. Yüzünü görmek istemediğim için çıkmıyorum.

Uras: Şimdi niye çıktın?

Umay:Bizi bırakmanı söylemek için. Hayatıma nasıl girdiysen öyle çık Uras hiçbir şey olmamış gibi defol git.

Uras: Nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranmamı bekliyorsun. Benim bir kızım oldu. Ve ben hayatımda ilk defa aşık oldum. Sen benden nasıl gitmemi bekliyorsun.

Umay: Dediğim gibi hayatıma zorla girdin şimdi de artık güzellikle mi çıkarsın zorla mı onu bilmem. Ama çıkacaksın.

Uras: Sahi hayatına girdiğim geceyi tam hatırlamıyorum. Sanırım çok sarhoştum anlatsana.

Umay:Kes sesini!

Uras:Yada anlatma. Tekrarını yaparak hatırlayalım.

Kolumu tutacağı anda ayağa kalktım. "Sen pisliğin tekisin Uras" dedim ve eve doğru koştum. Yine kendimi odaya kilitleyip kızımla güvende olacaktım.

Ama son anda yine beni yakaladı belimden sarıldı. Evin kapısının dışındaydım. İki adım daha atabilsem odama ulaşmam daha kolay olurdu ama yapamadım.

Önce boynumu kokladı. Belimi de ellerim ile birlikte yakaladığı için en ufak bir hareket etme şansım yoktu. Yine de çırpınmaya çalıştım. Çok geç olmadan kurtulmam lazım. Sonra da boynumu öpmeye başladı. Çok derinden çok içten öpüyordu.

Elinden kurtulmaya çalışıyordum ama içimde öyle şeyler yer değiştiriyordu ki içimdeki ses kurtulmak istemediğini söylüyordu. O sesi bastırdım ve daha çok çırpındım. Ne yaptıysam nagileydi.

Beni birden bire kendine çevirdi ve el bileklerini tuttu. Eve doğru yürümeye başladı. Ben gitmeyince de beni omzuna attı. Eğer buradan şimdi kurtulamazsam bir daha kurtulamayabilirim. Hayatım daha da boka sarmadan önce beni bırakması lazım.

Odaya doğru çıkmaya başladı. Kendi odasına yöneldi. İçeriye girer girmez tıpkı o gece yaptığı gibi beni yatağa fırlattı.

Ellerim ile bacaklarımı kendime çekip yusyuvarlak oldum. Kendimi o kadar sıkı sıktım ki çilingir gelse açmaz.

Yanıma gelip zorlamaya başladı. Kendimi serbest bırakmamı istiyordu. Ama bırakmadım. Her şey tekrar gözümün önüne gelmeye başlayınca göz yaşlarıma engel olamadım. Bir bir hepsi düştü. Kendimi serbest bıraktım. Herşey daha da kötü olacaktı. Zaten bu kadar berbat bir hayattan güzel bir şeyler beklemek benim hatamdi.

Uras birden bire beni bırakıp bana sarıldı.

Uras:Ben ben çok özür dilerim Umay. Yemin ederim birden bire oldu. Çok özür dilerim. Umay lütfen ağlama. Lütfen. Kendimde değildim özür dilerim.

Sarılmayı bırakıp gözlerimi sildi. Ama kendime engel olamadım. Daha çok ağlamaya başladım. Ve bu sefer ben sarıldım.

Umay:Sen benim hayatımı mahvettin.

Uras: Özür dilerim. Ben...

Umay:Sessiz ol. Özür dilemek koparılan bir çiçeği suya koymak gibi bir şey. Her türlü ölecek o çicek. Ama biraz daha dayanır işte.

Uras: Öyle deme. Sana zarar gelmesine izin vermem.

Umay:Verdin bile hatta bizzat bana zararı getiren sensin.

Beni kendinden ayırdı. Gözlerime baktı. "Gidebilirsin. Benim seni daha fazla üzmeye hakkım yok"...

EVİMDEKİ ŞEKER HIRSIZI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin