10.BÖLÜM

451 22 1
                                    

Garson hesabı getirdiğinde Uras'tan önce davranıp hesabı ödedim. Biraz mahçup oldu.

Uras:Ben öderdim sen neden ödedin ki.

Şimdi ilk hamleyi devreye sokma zamanı geldi.

Umay:Sende iş çıkışı bir kahve ısmarlarsın ödeşiriz olmaz mı?

Uras:Kahve mi? Tabiki olur neden olmasın. Genelde hiçbir kıza hesap ödetmem. Bunu karşılamak kahve ile olmaz ama yine de sen bilirsin.

Umay:Merak etme kahve yeterli.

Restoranttan çıktık. Bir süre yürüdükten sonra şirkete girdik. Asansöre bindiğimizde canımın birden sigara istediğini fark ettim. En üst kattaki teras aklıma geldi. Sabah beni gezdiren kadın orayı bana göstermişti. Uras'ın bastığı kat düğmesini iptal edip en son kata bastım.

Uras:Şey ineceğimiz kat orası değil.

Umay:Biliyorum ama sigara içeceğim istersen sen in.

Uras:Sigara iyi fikir. Olur gidelim.

Teras katına çıktığımız anda soğuk rüzgar bedenimi sardı. Sıcak yerden soğuğa çıktığım anda bir titreme geldi. Babamın sabah beni öğretmesi için emanet ettiği kadın ariyordu.

Umay:Efendim Melek hanım.

Melek hanım:Zeynep hanım mesai başladı ben sizi bekliyorum. Ne zaman gelirsiniz acaba?

Umay:Şey biraz sonra gelirim siz ofisinizdeki işleri halledin biraz.

Melek hanım:Tabi efendim nasıl isterseniz. Geldiğinizde ararsınız.

Umay:Tamam ararım. Görüşürüz.

Telefonu kapatıp cebime koydum. Çantamdan sigarayı ararken Uras ağzıma sigarayı sokuşturuverdi.

Uras:Bir kız çantasında ne ararsan vardır ama asla aradığın şeyi bulamazsın. O yüzden zaman kaybetmeyelim.

Umay:Kızlar hakkında bunun gibi daha çok şey biliyor musun?

Uras:Neyi bilip bilmediğimi ilerleyen zamanlarda görürüz.

Göz kırpıp sigarasını yaktı. Eli ile siper edip benimkini de yaktı. Bir süre muhabbet edip orada durduk.

Ofislere girdiğimizde Melek hanım hemen yanıma damladı.

Melek:Herkes ile tanıştığınıza göre yaptığımız işleri incelemenizin zamanı geldi.

Umay:Tabi hadi bakalım.

Melek hanım önümden ilerlerken bende Uras'a daha başka nasıl yaklaşabilirim diye düşünüyordum.

Melek hanım anlatırken buranın bir giyim ve mankenlik şirketi olduğunu daha yeni öğrendim.

Çizim yapanlar, çekim yapanlar, yeni yüzler arayanlar, reklam anlaşmaları yapanlar ve bunlar gibi birçok iş yapan onlarca insan vardı. Herkes bir telaş bir koşuşturma içerisindeydi. Ortam bana aşırı gergin geldi.

Umay:Şey bir şey soracağım acaba bu şirket her zaman böyle telaşlı mı? Herkes bir yere koşturuyorda.

Melek:Yok her zaman değil. Yarın bir defile gerçekleşecek. Akşam saat 8'de. Onu eksiksiz bir şekilde tamamlamak için uğraşıyorlar. Yoksa yüksek bir maliyette pars kaybederiz.

Umay:Babam da gelecek mi?

Melek:Tabiki de. Patronlar ve bu konu üzerinde çalışan herkes orada olacak.

Umay:Uras beyde patron olduğuna göre o da mı gelecek?

Melek:Evet tabiki böyle bir defileyi kaçırmak istemez.

Bu sohbetten sonra birdaha hiç konuşmadık. Sadece iş yapılan yerleri ve ne iş yapıldığını konuştuk.

Yukarıya çıktığımızda yarın için planlar yaptık. Yarın da bilgisayar ve islemlerini öğretecekti. Bütün işleri para hesabını öğrenecektim zamanla. Ben bu gün bile çok Yoruldum. Bir ay boyunca kafam ağrıyarak gezeceğim sanırım. Çünkü bu işler bana ağır gelmeye başladı. Eğer işin ucunda bir intikam olmasaydı evde oturup rahatıma bakardım.

.
.
.
Sonunda herkes dağılmaya başladı. Kafamı masaya koyup biraz olsun dinlenmeye çalıştım. Resmen kendimi bir günde 10 yaş yaşlanmış hissettim. Ama asla pes etmeyecektim. Ben ne zorluklar gördüm bu onların yanında küçücük bir şey.

Birisi masaya tıkladığında hemen kafamı kaldırdım. Uras beni bekliyordu sanırım.

Uras:Çok mu yoruldun küçük hanım.

Umay:Evet biraz sabahtan beri şirket katlarını 10 kez dolaştım.

Uras:Hadi kalk kahve bütün yorgunluğunu alır.

Hemen kalktım ve annemi aradım. Şimdi merak eder. Zaten Ali'nin bir şey yapmasından korkuyor. Kadını bir de merakta bırakmayayım.

Annemle konuştuğumda iki lafından birisi "dikkat et" oldu. Sonunda telefonu kapattığımda Uras arabanın kapısını açtı. Yan koltuğa bindim. Arabanın içi sıcacıktı. Dışarısı hafiften soğumaya başladı ve kış artık geliyorum diye haber veriyordu. Eğer şimdi evde olsaydım kış boyunca balon satamaya devam edecektim. Kışın da kimse balon almadığı için babamdan bir ton dayak yiyecektim. Hatta son olan şeyden sonra belki babam bana balon bile sattırmaz gider beni satardı.

İstemsizce Uras'a tiksinti ile baktığımı yeni fark ettim. Hemen önüme dönüp parmaklarım ile oynamaya başladım.

Telefon'a aldığımdan beri hiç mesaj gelmemişti. Şimdi bir mesaj sesi geldi ve hemen açtım. Çocuğun birisi "Selam" yazmıştı. Birde yazdığı mesajın altında kabul et falan gibi şeyler yazıyordu. Ben yine biraz afalladım. Uras'a sorsam ayıp olur mu diye düşünürken Uras "Neye bakıyorsun öyle" dedi.

Umay:Şey ya birisi instagramdan mesaj atmış da. Altta bir şeyler yazıyor pek anlamadım.

Uras arabayı bir kenara durduruo telefonu elimden aldı. Birkaç saniye baltıktan sonra "reddet'e" bastı.

Uras:Burası yurt dışı değil. Burada sapık çok tanımadığın birisi mesaj atarsa reddete bas.

Kafamı salladım. En büyük sapık yanımda oturuyordu. Birde beni sapıklara karşı uyarıyor. Onlar en azından selam yazıyor senin gibi tecavüz etmiyor.

Biraz nefes alıp sakinleştim. Herşey yavaş yavaş olacak ve o intikam yavaş yavaş alınacak...

EVİMDEKİ ŞEKER HIRSIZI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin