Eve doğru ağlayarak geldiğimde birden önümde bir araba durdu. Gözlerim o kadar buğulu görüyordu ki o anda kim olduğunu anlayamadım. Bisikleti durdurup gözlerimi sildiğimde Ömer bey olduğunu gördüm.
Yüzümü göstermeye çalışarak bisikletten inip kilitledim. Arkam dönüktü ve o tarafa dönmek istemiyordum. Gözlerimin kıpkırmızı olduğunu biliyorum ve artık birilerinin yanında ağlamak istemiyorum.
Birden bire arkamdaki ayaklarının sesini duydum. Arkamda bekliyordu. Bisikleti kilitleyememiş gibi yapıp orada arkam dönük beklemeyi sürdürdüm.
Artık dönmem gerektiğini biliyordum ama yine de öylece ayakta arkam dönük bir şekilde bekliyordum. Birden bire kolumdan nazikçe tutup beni kendine dönmeye zorladı. Onun gözlerinin içine bakar bakmaz tekrar ağlamaya başladım. Lanet olsun ağlamak istemiyorum. Başkasının yanında kendimi güçsüz göstermek istemiyorum.
Önce gözlerimin yaşını sildi ve "Lütfen ağlama" dedi. Kendime engel olamıyordum birisi ağlama diyince daha çok ağlıyordum. Küçük bir bebek gibiyim. Beni kendine çekip göğsüne kafamı yasladı. Ellerini de sırtımdan hafifçe sardı.
Ömer: Ağlamak istersen burada ağlayabilirsin. Seni asla yanlız bırakmam.
Umay: Te- teşekkür ederim.
Birkaç dakika sonra kendime geldim. Arabanın ön koltuğuna beni oturtup yanıma geçti. Pet şişede bir su uzattı ve bir yudum içtim.
Ömer: Ailenin seni bu şekilde görmesini istemiyorum. Neden ağlıyorsun demeyeceğim çünkü anlatırken de ağlayacağını biliyorum daha müsait bir zamanda anlatırsın. Şimdi derin nefes al kendine gel ve ailenin yanına takındığın o sahte gülümsmeyi takınıp git.
Umay: Nereden anladın sahte gülümseme ile gezdiğimi?
Ömer: Anladım çünkü bende öyle geziyorum. Bir söz var acısı çok olanın gülüşü güzel olurmuş diye. Senin gülüşün çok güzel. Acın da seni aşacak kadar çok büyük.
Umay:Yaradan sabrını veriyor ama bazen her insanın olduğu gibi benim de içimden ağlamak geliyor.
Ömer: Biliyorum ve eğer karşılıklı ağlamak istersen telefonum sana her zaman açık.
Ona bakıp gülümsedim. Karşılıklı ağlamak ne kadar da komik dururdu.
O da aynı şeyi düşünmüş olacak ki o da gülümsedi.Ömer: Evet artık gitme zamanın geldi prenses. Bu gün izinlisin git ve aileni gezdir. Eğlenebildiğin kadar eğlen şoföre ihtiyacın varsa ben kalabilirim.
Umay: Aslında şoföre ihtiyacım yok ama kalmak istersen kalabilirsin.
Ömer: Çok isterim. Hem ben o küçük cadıyı görmek istiyorum. Hadi herkesi al ve gel bekliyorum.
Umay: Çok teşekkür ederim size minnettarım.
Ömer: Kaç kez daha bunu hatırlatacağım bilmiyorum ama siz değil sen.
Kafamı salladım ve "sana minnettarım" diyerek arabadan indim.
Koşarak eve gittim. Sanırım merdivenleri asansörden daha hızlı çıktım. Kapıyı çalar çalmaz Merve açtı. "Çabuk hazırlanan Ömer bey kapıda bekliyor gezmeye gideceğiz" dedim.
Merve koşarak gitti. Annemin yanına gittim ve aynı şeyi ona da söyledim. Reçel yaptığını gördüm. 30 kavanoz reçel yapmıştı. Bu kadarı bize çok fazlaydı.
Umay:Annem döktürmüşsün ama sanki bunlar bize biraz çok değil mi?
Anne: Kızım bunlar bize değil zaten. Satıyorum ve yastık altına atıyorum. İlerde lazım olur. Ayrıca siz gidin eğlenin ben gelemem çok işim var. Biz senle sonra gideriz kız kıza.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMDEKİ ŞEKER HIRSIZI (TAMAMLANDI)
Teen FictionHayata bir yetimhanede adım atan Umay kardeşi ile birlikte bir aile tarafından evlatlık alınır. Ama başlarına hiç olmayacak şeyler gelmeye başlar. Umay'ın karşısına çıkan zengin ve şımarık bir adam yüzünden Umay'ın hayatı daha fazla zehir olmaya baş...