44.BÖLÜM

158 17 0
                                    

Saat gecenin ikisi oldu. Uras halen daha Peri ile oynuyordu. Uyku vakti çoktan geldi de geçti bile. Artık onu uyarmamın zamanı geldi.

Umay:Uras artık Peri'nin uyuması lazım. Çok geç oldu.

Uras:Peki o zaman. Bir daha ne zaman gösterirsin onu bana.

Umay: İstediğin zaman. Kızını senden saklayacak değilim.

Uras: Artık buradayım. Siz İstanbul'a dönene kadar da burada olacağım. Bir ihtiyacın olursa aramaktan sakın çekinme.

Umay: Teşekkür ederim.

Uras Peri'yi bana verip ilerlemeye başladı. Peri bir bana baktı birde ona sonrasında hemen ağlamaya başladı. Peri'yi ilk defa bu kadar ağlarken duydum. Normalde hiç ağlamayan kız şimdi içini çeke çeke ağlıyordu.

Uras hemen geri döndü. "Ne oldu yoksa hastalandı mı birden bire?" dedi telaşla. Kafamı hayır anlamında salladım. "Senin gideceğini anladı. Sana bakarak ağlamaya başladı." Dedim. Uras onu kucağına alır almaz sustu. Peri eli ile Uras'ın yüzünü okşamaya başladı. Uyurken sürekli bunu yapıyordu. Eğer onu uyutan kişinin yüzünü sevmezse uyuyamıyor. Uras şaşkınlık ile bakmaya başladı.

Umay:Merak etme uyurken hep böyle yapar. Birinin yüzünü okşamadan uyuyamıyor.

Uras:Bu-bu şey bana çok iyi hissettirdi.

Umay: Biliyorum her seferinde bende çok iyi hissediyorum.

Uras:O zaman şöyle yapalım. Ben burada koltukta onu kucağımda uyutayım sonra da seni rahatsız etmeden odana koyarım. Sen git uyu ve merak etme hemen giderim.

Umay:Zaten ağlıyor. Haklısın sen uyut. Beşiğinde koy. Benim aşırı uykum var.

Uras kafasını salladı bende odama çıktım. Ona güvenebilir miyim bilmiyorum ama içimden bir ses çok pişman olduğunu ve güvenmem gerektiğini söylüyor. En azından şimdilik.

Pijamalarımı giyip yatağa yattım. Yanıma da cam bir şişe koydum. Eğer bana bir şey yapmaya kalkışırsa kafasını vuracağım. Umarım o bir şey yapmaz bende vurmak zorunda kalmam.

Gözlerimi kapattım ve sessizlik içinde uykuya daldım.
.
.
.
Sabah saat 6da uyandım. Güzelce bir esneyip Peri'ye baktım. Ama beşiğinde yoktu. Yoksa Uras kızımı kaçırdı mı?

Telaşla ayağa kalktım. Üstüme bir şey almadan ayağıma terlik giymeden aşağıya kadar koştum. Endişelenecek bir şey yoktu. Uras Peri ile koltukta uyuya kalmıştı. Karşımda çok güzel bir resim duruyordu.

Ufak bir yaramazlık yaptım ve onların fotoğrafını çektim. Çok güzel duruyorlardı.

Sessiz bir şekilde mutfağa geçip kahvaltı hazırladım. Çayı da demledikten sonra yavaşça Uras'ın kucağından Peri'yi alıp odama çıkarttım. Beşiğinde yatırıp aşağıya indim. Uras'ı kahvaltıdan sonra yollayacağım. Çünkü burada daha fazla duramaz. Hem onun için hemde benim için kötü bir durum olur. Birde Peri uyanırsa onu hiç yollamaz.

Uras'a yaklaştım. Tam dokunacakken yüzüne bakmaya başladım. Masum uyuyordu. Yaptıklarının aksine çok masum duruyordu. Sanki yeni doğmuş bir bebek gibiydi. Yada sütten çıkma ak kaşık deyiminin beden bulmuş hali gibi.

Usulca omzuna dokundum. Kıpırdandı ama uyanmadı. Sonra adını sesledim. Gözlerini açtı. Gözlerini açar açmaz da "Sesini tatlı bir rüya zannetmiştim. Gerçek miydi?" diye sordu. Birkaç saniye bakıp "Kalk kahvaltı hazır. Peri uyanmadan da git. Yoksa bırakmaz seni" dedim. Kalkıp kafasını ovaladı. Sonra da lavaboya gitti.

Çayları doldurdum ve ikimiz de oturduk.

Uras: Dün gece uyuya kalmışım kusura bakma. Ben Peri'yi uyutucam zannderken Peri beni uyutmuş.

Umay:Bana da oluyor bazen. Yüzümü sevince hemen uyuyorum.

Uras: Çok tatlı ama. Gerçekten melek gibi. Adını çok güzel sevmişsin. Peri gibi bir kıza da bu addan başkası yakışmadı.

Umay: Babam da aynısını söyledi biliyor musun? İlk başta babam çok iyiydi sonra birden bire değişti. Berke de öyleydi. Sırf babamın parası için evleneceğini söyledi. Sonrası da zaten malûm. Komalık etti beni.

Uras:Peki bunu babana söylemedin mi?

Umay:Anlattım ama anlamıyor. Param için olsa bile en azından elalem laf yapmaz diyor.

Uras:Bu tam bir saçmalık. Elalem yüzünden kimse hayatını yaşayamıyor.  Söylesene kim bu elalem gidip ağzını burnunu kırayım.

Umay: Kişi olsaydı tabiki kim olduğunu söylerdim ama maalesef kişi değil. Bende bilmiyorum tam olarak nasıl bir örgüt olduklarını.

Uras: Boşver burada bu şekilde iyisiniz ya gerisi önemli değil.

Umay:Eski Uras ile şimdiki Uras'ı karşılaştırıyorum da senin içine melek mi kaçtı?

Uras: Hayır kaçmadı. Ama hatalarım üstüme çığ gibi düşmeye başlayınca akıllandım. Hemde sana söz veriyorum bir daha bırak bir kıza dokunmayı yan dönüp bakmam bile. Pişmanım çok pişmanım. Köpek gibi pişmanım keşke beni affetsen. Ama sende haklısın. Benim hatam affedilecek gibi bir şey değil. O kadar berbat bir insanım ki... Neyse Umay sen kahvaltını bitir, çık gez dolaş kafana göre takıl. Eğer işin olursa da Peri'yi bana emanet edebilirsin. Ev adresimi atarım sana. Hadi afiyet olsun.

Bu cümleleri kurduktan sonra kalktı. Kapıya doğru ilerledi. Ağlıyordu. Benim de gözlerimden iki damla yaş geldi. İntikamımı aldım işte. Muylumuyum asla. Neden mutlu olamıyorum. Onun canı yanarken benim içime su serpilmesi lazım ama benim içime kor ateş düşüyor.

Kapının açılma sesi geldiğinde hızlıca ayaklanıp koştum. Tam asansöre bilecekken kolundan tuttum ve kendime çevirdim. Sıkıca sarıldım ona. Kulağına fısıldadım. "Seni affettim hatta arkadaşız. Kızımın babasının ama bundan daha ilerisi olmaz. Üzgünüm" dedim. Sonra daha sıkı sarıldı. Ağzından bir hıçkırık sesi yükseldi. Ben ilk defa bir erkeği ağlarken gördüm.

Halbuki ne kadar da normaldi erkeklerin ağlaması. Erkekler ağlamazmış. Bir erkek yada kadın fark etmez bence kimse ağlamamalı ama canı yanınca insan öyle bir ağlar ki ortada ne cinsiyet kalır nede cinsiyetçilik.

Daha çok sardı belimi daha sıkı tuttu sarıldı.  Hiç ayrılmayacakmış gibi. Onu itmeye çalıştım ama "Lütfen birkaç saniye daha"dedi. Bir şey demedim ve satılmasına izin verdim. Sonuçta ilk ben sarılmıştım. Kulağıma eğilip"Huzur musun ve kadın?" dedi. Sonra da asansöre binip gitti.

Huzur musun be adam?...

EVİMDEKİ ŞEKER HIRSIZI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin